5 Şubat 2010 Cuma

Haberlerde, gündemde, canlı yayında onlar var: Tekel işçileri.Direnişteler.Büyük paralar peşinde değil bu insanlar, ne derler: bir lokma bir hırka.Erdoğan bunu çok görüyor.Kendi torunu ağzında altın kaşıkla doğarken, oğlu 26 yaşında gemi sahibi olurken (!) çok görmüyorsunuz.Zorunuza mı gitti?
Vereceğiniz miktar asgari ücret.Zaten işçiler "çocuğuma gemi alayım" derdinde değil.Ya da "yardakçılarımla nam-ı diğer ortaklarımla işler yapayım, hepimiz kazanalım" diye de düşünmüyorlar.
Ekmek kavgasıdır bu.Kuru soğan, ekmek, su.
"Lütfen grevi bırakın, rica ediyorum" diyor sevgili başbakanımız(!).Çiftçiye de böyle rica etse keşke, öhöm, o ayrı bir mevzu, ona da değiniriz.Ama ondan önce söyleyeceğim şu: Bu haksızlıklar elbet sizi de bulur.O yediğiniz haram yemekler boğazınızda kalır belki.O aldığınız gemicikler batar bir gün."Kelle hesabı" yaptığınız günler geride kalır ama sizin de bir gün kalbinize evlat acısı dokunur.
Kimin elinden kimin ekmeğini almaktır bu? Peşkeş çektikleriniz mi talimat verdi yoksa?
Efsun' kimse anlamayacak."Tekel annemin canını aldı, babamınkini de almasın" diyor.O çok iyi, çok doğru zatlar, ortalığı açılım-saçılım diye karıştıranlar, durmaksınız "RTE'ye laf yok" diyip saçmalıktan öteye gidemeyenler.Siz ne anlarsınız Efsun'un halinden?

Kaçıncı gün olursa olsun...Tekel işçilerinin yanındayım.Direnişte ben de varım.

Hiç yorum yok: