portishead etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
portishead etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Eylül 2014 Çarşamba

Batı aleminin biz Ortadoğululara “teenage” olarak nakşettiği kelimeye tekabül eden zamanlarımdaydım. Sene olarak sour times, kafamda delice dönen “nobody loves me” kısmına eşlik ediyordu. Velhasıl kelam, güzel edebiyatın güzel müziğin keşfedilme dönemiydi. Böylesi vakitlerde televizyonda izlenmeye değer şeyleri bulamazken… ‘zap’… gecenin o saatinde… ‘zap’…donakaldım. Portishead, Roseland, NYC. 1998. Dream TV veriyordu. İnceden güzel bir kadın, sonradan adının Beth Gibbons olduğunu öğrendiğim kadın, sonradan sigaraya başlarken arabesk gecelerime eşlik eden kadın, sonradan ben bu satırları yazar iken kemiklerimi yumuşatan kadın Beth Gibbons, yaylıların eşliğinde “can’t anybody see?” diyordu; o kristal sesiyle, gecenin bir saati, tüm saatleri durdurarak. O an kafamdan milyonlarca parçacık geçtiği yeri yakarak kalbime taarruz etmeye başladı. Sanırım şuursuz olarak dinlediğim ilk şarkı buydu, dur düşünme, peki o yaylılar, düşünme sakın. Kendimi bıraktım. İlahi dinleyen dindar bir kadın gibi, sadece kendimi bıraktım. Tanrım, Virginia Woolf, Hazreti Meryem geri dönmüştü dünyaya, sadece üç dakikalık bir şarkıyı söyleyebilmek için. Şarkının ardından düşünmeye fırsat bulduğum bir an dedim ki, bu kadar güzel söylemesinin nedeni o eski kazağının altına giydiği acılarıydı. Ağladım. Dipnot: Bu yazıyı Portishead bileti kazanmak için yazdım ve elbette tescilli loser (Yeşim'e bakıp gehen gehen şeklinde güldü) olduğum için kazanamadım. Sizinle paylaşayım dedim. Viva la comun!

9 Ocak 2012 Pazartesi

machine gun

Ben machine gun dinlerken ister istemez kafama ince sopayla vuruyorlarmış gibi hissediyorum.Normal tabii.Çok rahatsız edici bir şarkı dinlemeyiniz.Ne saçma bir şey dedim insanda merak duygusu var hemen dinleyesi gelebilir ama benim gibiysen dinlemezdin.Aslında şarkıyı açardın dolardı ama yürütmezdin bir türlü sonra o donan pencereyi kapatırdın.
Benim günüm işte her gün böyle kendimle garip garip konuşarak geçiyor nabeer?