tag:blogger.com,1999:blog-31943075667088947502024-03-13T04:33:46.278+03:00Fütursuzca Kontrol Hareketleriif you died right now, how would you feel about your life?Minidoniahttp://www.blogger.com/profile/06838791435202341866noreply@blogger.comBlogger322125tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-69963570341797060472023-01-15T02:22:00.001+03:002023-01-15T02:25:41.592+03:00Hayalperestsin, bu yüzden çok güzelsin <p><span face="Calibri, sans-serif" style="-webkit-text-size-adjust: auto; font-size: 11pt;">Merhaba,</span></p><p><span face="Calibri, sans-serif" style="-webkit-text-size-adjust: auto; font-size: 11pt;">Eskiden hayalperest biriydim, artık alakam yok ve bu duruma canım çok sıkılıyor. Uyumadan önce yatağa biraz daha erken girmek için can atar sonra da imkansız hayallere dalardım. Büyüdüm diye mi bıraktım hayal kurmayı bilmiyorum. Yoksa normali böyle mi? İnsan 30 olunca farklı bi gezegenin kraliçesi olma hayalini saçma mı buluyor? Ya da n’oldu da hayal kurmayı bıraktım acaba? Yani tam olarak hangi gün. Çünkü tamam artık yeter ben hayal kurmayacağım dediğimi hatırlamıyorum. Eğer bu yaşadıklarımı yaşamasaydım yine hayal kurmayı bırakır mıydım? Ve eğer hayal kurmayı bırakmasaydım hayatım bambaşka olabilir miydi ?</span><span face="Calibri, sans-serif" style="-webkit-text-size-adjust: auto; font-size: 11pt;"> </span></p><p class="MsoNormal" style="-webkit-text-size-adjust: auto; font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; margin: 0cm;"><o:p></o:p></p><p class="MsoNormal" style="-webkit-text-size-adjust: auto; font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt; margin: 0cm;">Bu duruma canım çok sıkılıyor.<o:p></o:p></p>Minidoniahttp://www.blogger.com/profile/06838791435202341866noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-52739234632831304262020-12-19T23:28:00.003+03:002021-01-01T22:34:17.488+03:00I am literally yıkık.<p> Aralık ayını hiç sevmedim. Genelde bana tecrübe ettirdiği kötü hisler olduğu için. Ocak yaklaşıyor diye ucundan biraz umutta veriyordu eskiden ama artık tadı yok. Hatırlarsanız bu blogda her sene yeni yıl dileyen ben oluyorum. Bu felaketler senesinden sonra bize her şey iyi gelir diye umuyorum. Yoksa daha kötüsü mü olur? Olabilir de, büyük konuşmayacağım. </p><p>Felaketler senesi demişken, ben de felaketler serisi yaşıyorum aslında. Tamam çoğumuz kötü günlerden geçiyor da, benim ki daha çok durumsal şeyler. Moral bozukluğu değil de, işlerin hiç yolunda gitmemesi benim problemim olmuştur. Mesela ben psikolojimi ne kadar iyi tutacağım, tamam çok iyiyim!!! desem bile hep aşağı çıkmak için bir şeyler olur da, bu sene biraz abartı oldu kardeşim beni bir salın ya. Ayrıca mühendislik okumakta yasaklansın. Yeni mezun da olsa, tecrübeli de olsa iş bulunmuyor, bulsa bile iyi hissettirmiyor. Meğer hayatımı on dokuz yaşında üniversite tercihi yaparken kaydırmışım da, farkında değilmişim.</p><p>Özetle corona olmadan yıkık bir şekilde yaşamaya devam ediyoruz. Ben bunu dedim ya, inşallah haftaya corona falan olmam. </p><p>Mutlu yıllar! 🌈🌝</p>met.http://www.blogger.com/profile/12244199255449483217noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-84985275929579184622020-05-25T20:44:00.003+03:002020-05-25T20:47:42.969+03:00Sular dar Acaba yazmaya devam etseydim, kendime iyilik etmiş olur muydum?<br />
<div>
Bunu sürekli düşünüyorum. On seneden fazladır bu sitedeyiz. Gelenimiz gidenimiz çok oldu. Çok fazla şeyler yaşandı. Yolları ayırmak zorunda bile kaldık. </div>
<div>
Bir şeyler yapabilmek için her zaman işaret bekledim. -Evet aslında istiyorum ama... Bu cümleyi o kadar çok kuruyorum ki, gerçekliğini kaybedeli çok zaman olmuştur zaten. Hatta bir anım var, o kadar sıradan ve olağan. Tam bundan dört yıl öncesi gecenin bir vakti, bir salonda arkadaşımla otururken. Kendisi tavanı izliyordu. Ne yapıyorsun diye sorduğumda ise hayatını sorguladığını söylemişti. Gülmüştüm. Her neyse, o konuştukça bana farkında olmadan iyilik yaptı. O kendini sorguladığı bir zaman yine apansızca otobüse atlayıp başka şehre gitmişti. Döndüğünde neden bunu daha önce yapmadığından yakınıyordu. Ben de ondan cesaret alıp aklımda görmeyi merak ettiğim en son yer olan bir şehre ilk uçak biletimi almıştım. Uçaktayken aşağıya bakıp muhteşem manzarayla beraber her şeyin ne kadar küçük olduğunun kafama dank etmesi. Bununla birlikte mutlulukla karışık ağlamam. O görüntü hala zihnimde. Karadeniz'in yaylaları, büyük dağlar...Üstünde bembeyaz karlar. Bir an kafayı çıldıracak kadar o manzaraya düşebilirdim. Süreç tamamlanınca ise onun dediklerine katılmamam elde değildi. Şimdi bunu düşünürken, senelerimi ziyan etmiş gibi hissediyorum. Günlerim çok boş geçiyor. Çok cansız. Bu zaten hep farkında olduğum bir şeydi ama, şüphesiz ki Çin'lilerin laneti üzerimize geldiğinden beridir -yani bu benim yaklaşık 80 gündür evde oluşuma tekabül ediyor- yakamı bırakmıyor. </div>
<div>
Kapanışta demem odur ki, yeniden bir işarete ihtiyacım var. Ama sonuncunun üstünden dört yıl geçmiş. Daha çok beklerim. </div>
met.http://www.blogger.com/profile/12244199255449483217noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-34775415442696314212020-03-19T23:57:00.000+03:002020-03-19T23:57:04.273+03:00korona günleri #1 <span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">merhaba,</span><br />
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">iyi değilim ve muhtemelen siz de iyi değilsiniz. </span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">bu yazıya başlamadan önce önceki yazılarımı okudum ve hayatımda nelerin değiştiğini düşündüm. şimdi bu yazıyı yazıyorum ve daha sonra dönüp bu yazıyı okuduğumda hayatımızda neler değişmiş olacak çok merak ediyorum. çünkü evet, KORONA.</span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Türkiye'de ilk vaka çıkalı 6-7 gün oldu. dün akşamki vaka sayısı 198 idi fakat bu akşam değişir diye düşünüyorum. </span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">iş yerimde mobbinge dayanamayıp istifa ettiğim için bir haftadır evdeyim. güzel denk getirdim kendimi karantinaya soktum. zaten gidebileceğim her yer şu an kapalı. cafeler, sinemalar, tiyatrolar, barlar, spor salonları, hatta bazı avmler bile... yavaş yavaş fabrikalar da kapanmaya başlıyor ben sokağa çıkma yasağı olacağını düşünüyorum. </span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">bunları yazıyorum çünkü daha sonra dönüp okuduğumda hislerim nasıl olacak merak ediyorum. ama aslında buraya bunları yazmak için gelmedim. korona günlerim nasıl geçiyor onlardan bahsetmek, duygularımdan bahsetmek için geldim. dil bilgim belki yeterli ya da doğru olmayabilir şimdiden sorry for my bad türkiye. </span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">arkadaşlar çok sıkılıyorum. yemin ederim öyle böyle değil aşırı sıkılmaya başladım. bazen ağlayasım geliyor o kadar bunaldım maalesef. hatırlıyorum; ilk gün doyasıya kitap okuyacağım diye çok sevinmiştim. çünkü son bursa kitap fuarından bir sürü türk klasiği aldım hepsini bir an önce bitirmek istiyorum. o yüzden ilk önce okuduğum kitaplardan bahsedeyim : </span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh9wv-_ZNkewkPAzDX7kcQ7BvatU5-D5jckSL3BsXx0lwlFIlANgTHEFqHU9VA9LlCtecw6k-gP2kCAe9V9GLWr0YVL5Fuhyu8ZQ_BW9iMJ2PlAy9bjLNqN65mDkwByFPdLw0SLFBSrNvA/s1600/sinekli-bakkal.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="283" data-original-width="787" height="115" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh9wv-_ZNkewkPAzDX7kcQ7BvatU5-D5jckSL3BsXx0lwlFIlANgTHEFqHU9VA9LlCtecw6k-gP2kCAe9V9GLWr0YVL5Fuhyu8ZQ_BW9iMJ2PlAy9bjLNqN65mDkwByFPdLw0SLFBSrNvA/s320/sinekli-bakkal.jpg" width="320" /></a></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">*ilk gün Namık Kemal-İntibah'ı okumaya başladım. belki dönemine göre çok iyi bir kitaptır bilemem ama eğer bu dönemde olsaydı o senaryo bir kitap değil anca fox tv günlük dizisi olurdu. ( namık kemal, sorry bro..) pek terbiyeli, pek zeki aynı zamanda aşırı yakışıklı ve aşırı zengin iyi aile çocuğu Ali Bey'in gönlünü pek güzel ama aynı zamanda pek hafifmeşrep ve aşırı sürtük Mehpeyker Hanım'a kaptırmasını, anasını bu yüzden üzüp gözü açık öbür dünyaya yollamasını ve elinde avucunda ne varsa bu kadın yüzünden yok etmesini anlatıyor. olayın çoğunluğu Çamlıca'da geçiyor ve kitabın başında birkaç sayfalık Çamlıca tasvirleri yapılmış. bu da kitaptaki romantizm akımının en belirgin olduğu bölüm. ben günümüz Türkçe'sine uygun okudum fakat yine de anlaşılması çok zordu. (bayık) ilk edebi romanımız olduğu için saygıdan mecbur okuduk. bitirdikten sonra ekşideki yorumlara baktım çoğunluk benimle aynı şeyi düşünüyor. yine de tavsiyemdir, pişman değilim.</span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">*Namık Kemal'de bulamadığım saadeti Halide Edip Adıvar'da bulmaya çalıştım ve Sinekli Bakkal ile hayatımın edebi yönden en verimli üç gününü geçirdim. kesinlikle herkesin okuması hatta durup durup övmesi gereken bir kitap. bu korona olayı geçsin ortamlarda durup durup sinekli bakkal öveceğim. sorumsuzlukta iflah olmaz Kız Tevfik ile gereksiz Emine'nin biricik kızları Rabia'nın bir nevi hayatını anlatıyor. Doğu-Batı sentezinden kimseye zarar gelmeyeceği çok güzel örneklenmiş ve mükemmel, akıcı bir dille aktarılmış. diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum.</span></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">şimdi de size bir dizi tavsiyesi yapmak istiyorum : Outlander </span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDTmNJVSzSreB2rpFWppEJ8JxIf8jMCRYdeG27KDb-iZqRfjFLg91c0yRGjoe_y6daiGL7N-fCo9L6jI-D5U3Tj5pU34MBhH4OR-GC8A-qxicldc3xizox0dLsRXzXx-zN3rK70q86pg8/s1600/enhanced-13598-1460767907-15.webp" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="606" data-original-width="500" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDTmNJVSzSreB2rpFWppEJ8JxIf8jMCRYdeG27KDb-iZqRfjFLg91c0yRGjoe_y6daiGL7N-fCo9L6jI-D5U3Tj5pU34MBhH4OR-GC8A-qxicldc3xizox0dLsRXzXx-zN3rK70q86pg8/s320/enhanced-13598-1460767907-15.webp" width="264" /></a></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">dizi her şeyiyle tam bir ingiliz olan ablamız Claire'in kocasıyla çıktığı balayında 1945 yılından yanlışlıkla 1743 yılına gitmesiyle başlıyor. 1945 yılında kocası Frank biricik eşini ararken kafayı yiyor ablamız öbür tarafta erik gibi çocuk bulup (jamie) götürüyor. kullanılan mekanlar ve kıyafetler dönemlerine çok uygun ve titizlik gösterildiği hissediliyor. birinci sezonu yeni bitirdim ve ikinci sezon mükemmel başladı. kendimle birlikte iki arkadaşımı daha diziye başlattım. kesinlikle tavsiyemdir. vaktinizi güzel geçirmenize yardımcı olacaktır.</span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">biliyorsunuz evde oturup dizi izlemek demek bol bol atıştırmalık yemek ve kilo almak demek. 3 aydır düzenli olarak diyet ve spor yapıyorum. verdiğim kiloları geri almamak için hafif atıştırmalıklar yemeye çalışıyorum. vaktim de olduğu için bazı tarifler denemeye başladım. bunlardan birini paylaşmak isterim : havuçlu tarçınlı porridge </span><span style="background-color: white; color: #14171a; font-family: system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Ubuntu, "Helvetica Neue", sans-serif; font-size: 23px; white-space: pre-wrap;"> </span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJEnM5Obi98NiiCwaal45WZkWBNuxMDKSEOPzUHwDRrJtCuJ9JYL2sswL-1jvgf-kP9f5y3ToIX7_1vTz16_wMV4NDtNdF_6EFT-gwVbkTO-F6QSNgbWMHnEPgn4f7xgjGoAkl4seyGWg/s1600/ETfiALVX0AAt8QF.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1296" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJEnM5Obi98NiiCwaal45WZkWBNuxMDKSEOPzUHwDRrJtCuJ9JYL2sswL-1jvgf-kP9f5y3ToIX7_1vTz16_wMV4NDtNdF_6EFT-gwVbkTO-F6QSNgbWMHnEPgn4f7xgjGoAkl4seyGWg/s320/ETfiALVX0AAt8QF.jpg" width="259" /></a></div>
<span style="background-color: white; color: #14171a; font-family: system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Ubuntu, "Helvetica Neue", sans-serif; font-size: 23px; white-space: pre-wrap;"><br /></span>
<span style="font-family: verdana, sans-serif;">tarifi aşağıya linkini bırakacağım instagram sayfasından buldum. sayfayı takip etmenizi öneririm birçok lezzetli ve sağlıklı yemek/menü tarifleri mevcut.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #262626; font-size: 14px;">Malzemeler;</span><br style="background-color: white; color: #262626; font-size: 14px;" /><span style="background-color: white; color: #262626; font-size: 14px;">- 1 adet havuç</span><br style="background-color: white; color: #262626; font-size: 14px;" /><span style="background-color: white; color: #262626; font-size: 14px;">- 4 yemek kaşığı yulaf ezmesi</span><br style="background-color: white; color: #262626; font-size: 14px;" /><span style="background-color: white; color: #262626; font-size: 14px;">- 1 avuç kuru üzüm</span><br style="background-color: white; color: #262626; font-size: 14px;" /><span style="background-color: white; color: #262626; font-size: 14px;">- 1 su bardağı süt</span><br style="background-color: white; color: #262626; font-size: 14px;" /><span style="background-color: white; color: #262626; font-size: 14px;">- 1 tatlı kaşığı tarçın</span><br style="background-color: white; color: #262626; font-size: 14px;" /><span style="background-color: white; color: #262626; font-size: 14px;">- 1 yemek kaşığı bal</span><br style="background-color: white; color: #262626; font-size: 14px;" /><span style="background-color: white; color: #262626; font-size: 14px;">Havuçları rendeleyip bal ile kavurmaya başlıyoruz, hafif yumuşayınca geri kalan tüm malzemeleri ekleyip kıvam alana kadar karıştırıyoruz</span></span><br />
<span style="font-family: verdana, sans-serif;">Tadı beklediğimden daha güzel oldu. tatlı isteğini çok güzel kesiyor ve hafif hissettirerek doyuruyor.</span><br />
<span style="font-family: verdana, sans-serif;">bahsettiğim sayfanın adresi : </span><a href="https://www.instagram.com/clean.nutritionn/">https://www.instagram.com/clean.nutritionn/</a><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: verdana, sans-serif;">Boş vakit bulduğumda yapmayı en sevdiğim aktivite : painting bu aralar özellikle watercolor painting</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: verdana, sans-serif;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgsUD8T6BxoaSmbB5gdKNSgZ4PK_QAp-oYwMnakm0ZUdFHjPfKJZ38Akd5fzUQBQZMioO9yc0JwtGaZM_nifZ9LIBQYzvJx1KF613J-GAERfDQ1x5MPhIRxQPUNRziMIk6T81m8XsiruOw/s1600/ED49DDBB-4DE2-4178-A6A4-2A2B15FCC38A.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1057" data-original-width="1600" height="211" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgsUD8T6BxoaSmbB5gdKNSgZ4PK_QAp-oYwMnakm0ZUdFHjPfKJZ38Akd5fzUQBQZMioO9yc0JwtGaZM_nifZ9LIBQYzvJx1KF613J-GAERfDQ1x5MPhIRxQPUNRziMIk6T81m8XsiruOw/s320/ED49DDBB-4DE2-4178-A6A4-2A2B15FCC38A.jpg" width="320" /></a></span></div>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">çok uzun zamandan beri call me by your name sahnesini resmetmeye çalışıyorum. çizimini belki de beş yüz kere deneyerek zar zor bitirdim ama bu sefer de boyamada failed. ten renklerini uyduramayınca bu şekilde bırakmak zorunda kaldım ama devam edeceğim. belki yarın...</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">*son olarak da sanatın en sevdiğim kolu olan müzikten bir paylaşım yaparak yazımı bitireyim. müzik derdimizi dinler, derdimizi unutturur, paylaşmayı sağlar, unutmayı sağlar, iyileştirir. iyileşecek miyiz bilmiyorum ama umarım her zaman 'iyiyim' diyebiliriz : Soko - How are you </span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/H97FaEt9TDw/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/H97FaEt9TDw?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br /></span></div>
Minidoniahttp://www.blogger.com/profile/06838791435202341866noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-75139179298090093842019-12-09T00:34:00.000+03:002019-12-09T00:34:03.099+03:00alev almış bir kızın portresi<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgkkAhxlizdG00VTLYxtBrkIa2Kijw0i9KSAeXNW4y0SVGPC8KB47EforJDRLMU1meLhHYEAuDMNf-L7HGB65g3H9c_TCYliI9G_z9ofGibzGDzkamnJQgAu0BggCml3Xq4rLHNLIzTeSM/s1600/7B08081B-6E3C-4302-988A-4BD86C8A6DD0.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="421" data-original-width="748" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgkkAhxlizdG00VTLYxtBrkIa2Kijw0i9KSAeXNW4y0SVGPC8KB47EforJDRLMU1meLhHYEAuDMNf-L7HGB65g3H9c_TCYliI9G_z9ofGibzGDzkamnJQgAu0BggCml3Xq4rLHNLIzTeSM/s320/7B08081B-6E3C-4302-988A-4BD86C8A6DD0.jpeg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWVz_AYwpQAwH0Y_h3pSDd5_wgHlGqnwyeVEEdwA0_XfRnyjz7KFU1QMX1ymLjmPyYpdaUG0-KLgphauJjjOada9u49_utVnjL2H2JclGCLlXMzqAGY7nY68ZQ63m62cmCP9z7hxF7l0I/s1600/62F060D0-4B75-4F4C-B7BC-19EB8128837F.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="405" data-original-width="750" height="172" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWVz_AYwpQAwH0Y_h3pSDd5_wgHlGqnwyeVEEdwA0_XfRnyjz7KFU1QMX1ymLjmPyYpdaUG0-KLgphauJjjOada9u49_utVnjL2H2JclGCLlXMzqAGY7nY68ZQ63m62cmCP9z7hxF7l0I/s320/62F060D0-4B75-4F4C-B7BC-19EB8128837F.jpeg" width="320" /></a></div>
<br />met.http://www.blogger.com/profile/12244199255449483217noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-57439820608655456812019-08-19T09:32:00.000+03:002019-12-09T00:32:21.454+03:00Geçen yazdan kalan Massive AttackBloğu son senelerde pek boşladığım(ız)dan dolayı girmeyi bile unutuyorum çoğu zaman. Bugün tekrardan girip hem güncelledim hemde bir boşluğu fark ettim.<br />
Ben yazın Massive Attack konserine gittiğimde buraya nasıl yazmayı unutmuşum!? Evet büyük sorun...<br />
Aslında sözlerle kirletmek istemiyorum bu yazıyı ama şanssız bünyemin gördüğü en iyi konser oldu bu yaşıma kadar. Umarım yine gelirler diyerek aşağıda malum sözlerin olduğu görüntüyü paylaşmak istiyorum.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQutdKWfash7vdxqjLaM_sAec1McBxYwrrOq5GzrKJKEr3hgDBL22VVCMWCr7DrVXz3W5bmUJI-tLt2q4o9Vjb9cVZ-3sxlz6DwYpmu_2E6eYEYbvwL2Dxc5Q-a36TewIFE8tflJaV07I/s1600/3F0774A1-6560-4BB9-8D1E-1F5931609EB1.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="552" data-original-width="750" height="235" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQutdKWfash7vdxqjLaM_sAec1McBxYwrrOq5GzrKJKEr3hgDBL22VVCMWCr7DrVXz3W5bmUJI-tLt2q4o9Vjb9cVZ-3sxlz6DwYpmu_2E6eYEYbvwL2Dxc5Q-a36TewIFE8tflJaV07I/s320/3F0774A1-6560-4BB9-8D1E-1F5931609EB1.jpeg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjvqkrP53K6t8ap-0jciqQa4F1thTNIb9xx4WVUHKtz-MA-aqRoL5bbN94aFocP67mT7qPNcQq2X2T0r-bqJ6bYzoHawm4LnZM2jMD4Tx7By81glLeJXA-43it7yBifV_mFnjBzUZlcilw/s1600/C479D936-06AE-4138-831E-5E313F2204E3.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="552" data-original-width="750" height="235" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjvqkrP53K6t8ap-0jciqQa4F1thTNIb9xx4WVUHKtz-MA-aqRoL5bbN94aFocP67mT7qPNcQq2X2T0r-bqJ6bYzoHawm4LnZM2jMD4Tx7By81glLeJXA-43it7yBifV_mFnjBzUZlcilw/s320/C479D936-06AE-4138-831E-5E313F2204E3.jpeg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />met.http://www.blogger.com/profile/12244199255449483217noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-16836235593589750142019-05-13T12:27:00.001+03:002019-05-13T15:53:23.950+03:00geciken sıcaklar.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiK_iZ3xjj2KknKdH6fobpih4KZbiSCBT6Od66rVTtB13JntVKgIcIdbQzZXss9l2Sq75_y1o_1g3NQ_EQTWLLRwVuddBHpa5N9sXliuN3Uf4Jrmq45Pyv2anOPerffbng6aENrGs1T92M/s1600/Call-Me-By-Your-Name.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="505" data-original-width="750" height="268" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiK_iZ3xjj2KknKdH6fobpih4KZbiSCBT6Od66rVTtB13JntVKgIcIdbQzZXss9l2Sq75_y1o_1g3NQ_EQTWLLRwVuddBHpa5N9sXliuN3Uf4Jrmq45Pyv2anOPerffbng6aENrGs1T92M/s400/Call-Me-By-Your-Name.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Bu sene yaz gelmekte çok gecikti, çok. O kadar sıkıldım ki en sevdiğim soğuk mevsimlerden çıkamıyor olmaktan. Kendimi hep şartladım bu sene de olduğu gibi "havaların ısınması"na. Havaların ısınması herkes için pozitif bir şeyler ifade ediyordur muhakkak. Benim içinde öyle. Ertelediğim ya da gerçekleştirmek istediğim şeyler için kapı açılıyor. Selam <i>mayıs</i>.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Call Me By Your Name'i de aynı şekilde bir senedir erteliyordum. Dün nihayet izledim. İzleyince de şunu fark ettim iyi ki geçen sene izlememişim. Benim için sahneler çok eksik kalırdı. Çünkü geçen seneki içinde bulunduğum kişisel deneyimlerimle o kadar örtüşüyor ki bu film duygusal anlamda. Filmdeki karakterimiz Elio, 17 yaşında. Benden bilmem kaç yaş küçük. Lakin onunla benzeşiyorum bazı noktalarda. En güzeli de beni aldı götürdü onu izlerken, ne zamandır beklediğim sıcak mevsimlere... <i>Nahiflik</i>.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Filmler hakkında süslü konuşmaları beceremem pek. Elimden geldiğince film izlemeye çalışırım. Bu konuda Melikşah Altuntaş'cığımın Bazı Nefis Filmler sayfasını takip ediyorum. Ona da selam vermeden geçmek istemedim.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Sonuç olarak hoşgeldin iki bin on dokuz <i>yazı</i>! </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />met.http://www.blogger.com/profile/12244199255449483217noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-71012069146309853202019-05-04T01:17:00.001+03:002019-05-04T14:10:09.442+03:00elveda ve bütün o nikotin için teşekkürlermerhabayın,<br />
<br />
Uzun süre sonra tekrar yazıyorum. Canım Mehtap buraları doldururken ben sigarayı bırakıp kilo almakla meşguldüm.<br />
Bugün sigarasızlığımın 76. günü. Yalan söylemeyeyim yapabileceğimi hiç düşünüyordum hatta kimse düşünmüyordu. Allah antidepresanlardan razı olsun.<br />
Kamu spotu tadı vermeden azcık anlatmak istiyorum çünkü bırakabilirsinnoktaorgskfjks Bundan takribi 80 gün önce uzun araştırmalar sonucunda sigarayı bırakabileceğim yöntemi seçip doktora gittim. yöntem dediklerim şunlardan oluşuyor :<br />
1. kendi kendine yardımsız işkence çekerek bırakma yöntemi (1 sene önce denedim olmadı, bcs i love myself)<br />
2. champix (ağır bağımlı değilseniz beleş değil ve pahalı ama en kolay yöntem)<br />
3. wellbutrin (manik defresif ve okbde kullanılıyor)<br />
4. belki vardır ama üçü bulunca araştırmayı bırakım. kitap falan var diyorlardı.<br />
<br />
Psikiyatriste gittiğimde sadece sigarayı bırakmak istediğimi söyledim. takıntılarımla ilgili bir sürü sordu. ellerimi ne kadar sık yıkıyorum, evden çıkarken camları falan kaç kere kont ediyorum vs.. bipolar başlangıcı olduğum fark edilmesin diye canım çıktı ama okb olduğum fark edildi akjshf buna sonra değineceğim...<br />
İlaç antidepresan olduğu için sigara bırakma için kullanacaksanız azcık çabalamanız gerekiyor champix gibi değil ( bunu da şuradan biliyorum aynı anda arkadaşım da champix ile sigarayı bıraktı, benden daha az uğraşlı oldu) yani ilacı içeyim sigaradan tiksinirim olayı yok. ilk beş gün sigarayı sürekli olarak ertelemeye çalıştım. örneğin; ben sigarayı kahve ile seven insanım. yani kahve içiyorsam kesinkeess en az 3 sigara içerdim. ilaca başladıktan sonra kahve içerken, kahvenin 3/4ünü bitirip sigara yaktım. ya da 3. gününden sonra sabah sigaralarını, öğlen sigaralarını, akşam yemek öncesi sigaralarını sırasıyla tamamen bıraktım. 5. gün sonunda sadece akşam yemeklerinden sonra canım sigara ister duruma geldim ve kahve, çay içerken de canım sigara istemiyordu. (öncelikle beyni alıştırıyoruz, erteleme olayını yapmazsak canımız ilaç içerken de sigarayı hep istiyor.) Champixte olduğu gibi bunda da bırakmaya alıştırma süreci mevcut. doktorum 15 gün olarak verdi. ben 5. günde çok fazla azaltsam da kendimi duygusal olarak zorlamak istemediğim için 15. güne kadar bazen azzcıık içtim.<br />
Yani evet 15 gün bi şey değil diyebiliriz ama ebem şey oldu. öncelikle sık ve yoğun bir şekilde kabuslar görmeye başladım. sürekli bir yerden düşmeler, ölmeler, yanmalar bilmem ne. nikotinsizlikten oluyormuş o champix içen arkadaşımda da aynı sorun oldu. 2. gün iş çıkışı serviste birden sigarayı özleyeceğimi fark edip ağlamaya başladım. sanki sevgilimden ayrılıyormuşum gibi hissettim halen daha öyle hissediyorum arada çok özlüyorum. nikotini değil de sigaranın varlığını özlüyorum. Eski sevgilime üzülmeyi unuttum ona efkarlanıyorum artık asdf aşırı sinir-stres yaptım. sinirli olmadığım 1 dk yoktu. (bu maalesef sakinleştirici içmeme rağmen 1 buçuk ayda geçti)<br />
Champix nasıl hissettiriyor da bıraktırıyor bilmiyorum ama bunda sürekli olarak sanki daha yeni sigara içmişsin hissi oluşuyor. sigarayı içmeye çalışsan da sanki 5 dk önce 6 tane içmiş gibi hissettiğin için içemiyorsun, için almıyor. bi süreden sonra da eee başlıcam sigarana deyip içmeyi bırakıyorsun çünkü zevk alamıyorsun.<br />
Hissettiğim pozitif şeylerden de bahsedecek olursam eğer; derlerdi de inanmazdım gerçekten tüm yemeklerin, içeceklerin tadını almaya başladım. yani şimdiye kadar sanki hep bitter çikolata yiyormuşum ama onu sütlü çikolata gibi hissediyormuşum. kahvenin tadını fark ettim. kahveyi sadece sigara için içiyormuşum onu fark ettim. kahveye aşık oldummm aşııkkk. su gibi içesim geliyor şimdi.<br />
2 ay sonunda ortalama 3 kilo alıyorsunuz ben ayrıca hormon etkili ilaç ve sakinleştirici de kullandığım için 4 kiloya dayandım. gülün dikeni diyorum...<br />
takıntı olayına değineceğim demiştim. evet, azaldığını hissediyorum örneğin ellerimi her 15 dkda bir değil yarım saatte yıkıyorum gibi.. şakasız yazıyorum bunu da. (arkadaşlarımı beni terk etmedikleri için seviyorum çünkü bu en basit takıntım)<br />
son olarak da paraya değineyim. 2 buçuk aydır içmediğim için 1000 liradan fazla paranın boşa çıkması gerekiyordu fakat şu an kredi kartı borçum normalden 4 kat fazla :DD asla ama asla paranız birikmiyor. bu yüzden de aslında champix'i öneririm bari paranız boşa gitmesin. kredi kartı borcumun içinde sigarayı bıraktım bunu hak ettim hediyeleri var çünkü.. (wellbutrin raporlu beleşşş, raporsuz 60 tl)<br />
ilaç 3 ay ile 6 ay arasında kullanılıyor. dokturum 3 ay kullanıp bırak duruma göre belki devam edebilirsin demişti. iş stresi için maaşımın hepsini randevusuna verip gittim dokturum (hayatım ironi *k) ve kalp dokturu arkadaşım çok fazla kullanmamamı önerdiler. 3. kutumun yarısındayım profesyonel antidep kullanıcısı olarak yavaş yavaş bırakmaya başladım. ( bu kadar ayrıntıya giriyorum çünkii sayfamızı ziyaret eden çok :p kullanmayı düşünenlere ya da kullananlara bilgi olur)<br />
Her ne kadar özlesem de şu an daha genç kalacağım, 36 yaşında yeni bir akciğerim olacağı için mutluyum. 1 yıl geçmeden sigarayı bıraktım demek olmuyomuş. umarım böyle devam eder..<br />
yazımı ufak ufak kapatırken hepinize aşağıdaki şarkıyı hediye ediyorum. Bu yazıyı okuyun da sigarayı bırakın diye yazmadım bırakmak isteyen varsa bilgi yardımı olur diye yazdım. kib.<br />
<a href="https://www.youtube.com/watch?v=6ixErJFbFyQ">https://www.youtube.com/watch?v=6ixErJFbFyQ</a><br />
<br />
<br />Minidoniahttp://www.blogger.com/profile/06838791435202341866noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-66790863632399698162019-04-26T10:16:00.003+03:002019-04-26T10:16:35.863+03:00hikayeler.dikkatim dağınık, bir senedir özellikle. altında yatan bir şeyler vardır eminim, ileride çözmeyi ümit ediyorum. odaklanamadığımdan dolayı da sürekli bir yerlere kaçıyor zihnim. bir şeyler okurken buluyorum kendimi. kısa şeyler. başkalarının hikayeleri. internette, sosyal medya hesaplarında, kitaplarda...<br />
bugün yine birkaç hikaye okudum sıradan insanların olduğu. istemsizce düşünüyorum okurken, acaba bende bir gün hikayesi okunan insan olacak mıyım diye. nedense inancım yok ama düşünmesi üzmüyor, tebessüm edip geçiyorum.<br />
klasik müzik dinliyorum birde, iyi gelirmiş çalışırken odaklanmak için.met.http://www.blogger.com/profile/12244199255449483217noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-16526315830963784182019-04-16T10:23:00.002+03:002019-04-16T14:00:44.196+03:00Dark<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZtzwlq5rU7Fv7vJn61U8XTYsxWfHI-7omJdp8KHeOslaQBvarNHt9bXQhj-sIu3lDacmUNR4QLmJ_Tj9V5ALIzZT5Cmtmk9APi9S4mB6VZSkWpHBa_MTqUa-kMwQ6qDE1Y-ekrW0PkaM/s1600/Dark.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1170" data-original-width="780" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZtzwlq5rU7Fv7vJn61U8XTYsxWfHI-7omJdp8KHeOslaQBvarNHt9bXQhj-sIu3lDacmUNR4QLmJ_Tj9V5ALIzZT5Cmtmk9APi9S4mB6VZSkWpHBa_MTqUa-kMwQ6qDE1Y-ekrW0PkaM/s320/Dark.jpg" width="213" /></a></div>
<br />
<div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
tanrım, değiştiremeyeceklerimi kabullenmem için sabır, değiştirebileceklerimi değiştirmek için cesaret, farkı anlamak için akıl ver.</div>
</div>
met.http://www.blogger.com/profile/12244199255449483217noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-68996338465954669592019-01-02T15:19:00.003+03:002019-01-02T15:19:59.980+03:002019<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
küçük bir anı. viyana'dan.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
mutlu yıllar. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqzrylNgsiCvC3TL3z7FdGnbwM3DvuZmrYjyiW72Y_2p9pdVdWOso76VmVaTTrdCu-m4hvFFLD0TJOyMEyHXjFfi5OFkjrO9Puw7z03Wd7F7jCbzTQuTn7WKGGoTh82a9gW1Hh82QTMwM/s1600/IMG_6070.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1600" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqzrylNgsiCvC3TL3z7FdGnbwM3DvuZmrYjyiW72Y_2p9pdVdWOso76VmVaTTrdCu-m4hvFFLD0TJOyMEyHXjFfi5OFkjrO9Puw7z03Wd7F7jCbzTQuTn7WKGGoTh82a9gW1Hh82QTMwM/s200/IMG_6070.JPG" width="200" /></a></div>
<br />met.http://www.blogger.com/profile/12244199255449483217noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-91615717437487186312018-06-11T13:35:00.000+03:002018-10-04T11:09:58.762+03:00bu sefer francis'e elleyemedik.Öncelikle eski yazımızın linkini şuraya koyalım:<br />
http://fiskosortusu.blogspot.com/2014/06/19-haziran-2014-travis-konseri.html<br />
<br />
Konu yine aynı olacak çünkü. Yine tesadüfler zinciri sonrası ekipçe Travis konserine yerimizi aldık. Tam olarak 8 Haziran 2018 akşamı, Zorlu Center'da. (Bu gereksiz bilgiyi de verdiğim için I am so happy, you are so happy, evet onu da çaldılar.)<br />
Dört sene önce burada yazarken, insanlara bahsederken 'hayatımın en güzel günü' demiştim o konser için. Hala değişmedi bu düşüncem. Bir daha öyle bir atmosfer yaşamayız diye düşünüyordum. Dürüst olalım o konser daha heyecanlıydı ama burada da değinmem gereken şeyler var. Öncelikle genç yaş kitle oldukça çoktu bu sefer, lakinben rahatsız olmadım aksine sevindim. Travis'i hala zamana karşı canlı kılıyor bu durum gözümde. Kalabalıktan dolayı tek sıkıntı gereksiz bir gürültü olmasıydı. Zorlu Psm zaten pııfffs, çok sıkıcı bir ortamdı.<br />
Konserden önce yine ön taraflara konuşlanma umuduyla dostlarım kapıda nöbet tutmuştu. O esnada yanımızda bulunan tatlı bir çifte Travis'le kuliste buluşma şansı geldi :) Çekilişle kazandılar bunu tabii, yok öyle beleşe. O arkadaşlara da selam olsun buradan (Kendileri ile daha sonra Massive Attack konserinde karşılaştım ve yine en önde dinledik beraber asdfsdf). Kapı açılınca en önde bulduk kendimizi. Kaderim değişmiyor! Yine Andy ile karşı karşıyaydım. Douglas bana göre solda kaldığı için üzgünüm. Bu sefer takım elbise giymiş birde, alyansta yok ya artık bir havalar flörtler falan. Kahretsin.<br />
<br />
Setlist niteliğinde bilgi, açılıştan itibaren The Man Who albümünü tamamen çaldılar. Sonra bilindik parçalara geçildi. Selfish Jean çalmadı ama bu konuda üzgünüm. Sonlara doğru burukluğum arttı ki, Side söylerken 'atarlı giderli' adeta Bursaspor - Beşiktaş maçını aratmayacak tarzda slogan atarak söylemişim, o an biri bir şey yapsa kan dökülürdü sanırım. Genel olarak performans güzeldi zaten.<br />
<br />
Son olarak, biz bir önceki konserinden dolayı (Budapeşte'deydi sanırım) Travis'ten Britney Spears coverı bekliyorduk. Şaka değil. Francis elinde gitarla yalnız çıkınca meraklandık önce ama ciddiye almadık. Sonra kulağa benzer bir şeyler duyulmaya başladı. Adam bir anda Dağlar Dağlar'ı söylemeye başladı ya la! Ahaha, insanlar önce idrak etmekte zorlandı ama ikinci cümleden itibaren gürültülü şekilde eşlik edildi. En önde olmama rağmen Francis'in sesini zor işittim:) Kesinlikle çok güzeldi. Çok saygı duydum kendisine. Zaten söyledikten sonra kendisi de duygulandı, gözleri doldu. Bizimde sevgi ve saygımız kat ve kat arttı. O güzel anlarda böylece sonlandı. Hep demiştim yine aynı cümleyle sonlandırayım: iyi ki varsınız be!<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDEn0ZSpib0qrl1FQbOkoNSNtX2g12zNked7dbjKJ8Tjm-zDRclmH_1C99YsgKR74CKnYBOK8GsGhWUxX09cXlfPGZuN-U0Fn0Zu3P4cjszuABKWZZ17NOymsbFN6t6YHlyFS-n4pWpD8/s1600/IMG_8032.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDEn0ZSpib0qrl1FQbOkoNSNtX2g12zNked7dbjKJ8Tjm-zDRclmH_1C99YsgKR74CKnYBOK8GsGhWUxX09cXlfPGZuN-U0Fn0Zu3P4cjszuABKWZZ17NOymsbFN6t6YHlyFS-n4pWpD8/s320/IMG_8032.JPG" width="320" /></a></div>
met.http://www.blogger.com/profile/12244199255449483217noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-57369279594269063912018-05-23T12:30:00.000+03:002019-04-16T14:23:53.146+03:00beni bu hale beth gibbons getirmiş dahi olabilir<div class="MsoNormal" style="line-height: 158%; margin-bottom: .15pt; margin-left: 35.75pt; margin-right: 20.3pt; margin-top: 0cm;">
<div style="text-align: justify;">
<i>Müzikle duygusal bağlamlarım
haddinden fazla. Aylar önce kime dahi yazdığımı zor anımsadığım gizli bir
notuma takıldı gözüm, şöyle bir şeyler:</i><o:p></o:p></div>
</div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 158%; margin-bottom: .15pt; margin-left: 35.75pt; margin-right: 20.3pt; margin-top: 0cm;">
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
dinle. lise zamanlarımın başlarında dream tv izlerken cem adrian çıkıp üç tane
favori grubundan şarkılar söylemişti. bir tanesi portishead’den only you adlı
şarkıydı. o zamanlar ingilizceye kafam basıyordu biraz, beth gibbons ‘we suffer
everyday what is it for?’ diye sormaya başlamıştı bile. grupla tanışmam böyle
oldu. her neyse benim bugün aklıma bu şarkı geldi, sözlerini mırıldanıp durdum.
kalbim sıkıştı birden. aslında önemsemediğim sandığım şeyleri gayet
önemsediğimi, farkında olmadan bunların bende acı hissi uyandırması... sanırım
ben hep böyleyim. birileri gelip geçiyor hayatımızdan, her dönem acının nedeni
başka eşyalar, nesneler, insanlar, hayvanlar ve inançlar oluyor ama bu aralar en çokta ‘anlaşıldığım hissine kapıldığım’
insanlar tarafından kendi bilincimi kuşatmam ve bunu sadece bir kişiye itiraf
etmem yakın zamanda. korkum galiba hep anlaşılmaktı, anlaşılırsam bir şeyler
tamamlanır ama ben hep yarım kalmaya devam ederim. keza öyle de oluyor. evet
okuyor olma ihtimaliniz yüksek. böyle diyerek seni/sizi yücelttim kendimi ise
indirgedim yine tebrikler. hayır, hiçte yüce bir insan değilsiniz oysa.<o:p></o:p></div>
</div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 158%; margin-bottom: .15pt; margin-left: 35.75pt; margin-right: 20.3pt; margin-top: 0cm;">
<div style="text-align: justify;">
peki probleme dönersek ben niye
gaza geliyorum hemen aynı dili konuşunca, dünya güzel hayat çiçek böcek
insanlar mükemmel oluyor. bu kadar büyük bir olgu mu bu? ama işler ummadık
olunca, muazzam düşüşler. yazıp yazıp siliyorum. duygu yüklüyüm. bu hisler
enteresan. anlam vermeden, kopamıyorum. e bir mucize olmayacağına göre, canımız
sağolsun o zaman içimizdeki iyiliği kaybetmeden.<o:p></o:p></div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
met.http://www.blogger.com/profile/12244199255449483217noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-8691200107122817272017-12-20T15:11:00.002+03:002017-12-20T15:12:19.252+03:00it is like learning a new a language<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Yine geliyor gönlümün efendisi, yeni yıl dostlarım. Bu sene şehir dışında olacağım için şimdi yazmak için sabırsızlandım. Tabii ki heyecanla karışık aşağıdaki şarkıyı söyleyerek hüzünlüyümde. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Bu arada bir şeyler dilemeyi geçen sene bırakmıştım. Bana bu sene biri 'umarım hayalinden geçenler kalbine dokunur' demişti. Bende onu diyorum. Kalbinde iyilik olanlara. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Seneye Görüşürüz!</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/gBe7Wq6vhWs/0.jpg" frameborder="0" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/gBe7Wq6vhWs?feature=player_embedded" width="320"></iframe></div>
met.http://www.blogger.com/profile/12244199255449483217noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-55430429012622306182017-10-02T22:17:00.001+03:002017-10-02T22:17:52.436+03:00beklenen gün geldi, açtı laleler beyazbundan on sene önce falandı, lisede bir gün okulu kırıp sokaklarda amaçsızca dolaşıyorduk. kalabalık bir caddede bir afiş görmüştüm. önce çekinerek sonra ise arsızca o afişi duvardan uğraşarak söktük. sakin posteriydi o. hani şu müzik grubu olan, sonra dağıldılardı. dağılmasına üzüldüğüm tek topluluk. canlı bile dinleyemedik. oysa afişini yırttığım zamanlar benim şehrime konsere gelmişlerdi. yaşımız küçüktü kader utansın. seneler sonra o duygular hiç değişmemiş gibi üstüne derin özlemle dinliyorum tekrardan tüm şarkılarını bu gece. o posteri hala saklıyorum.<br />
<br />
ve şarkının aksine, evet kışa doğru yol alıyoruz ama laleleri açtıramadık hala. umutlar tükeniyor.<br />
<br />
<br />met.http://www.blogger.com/profile/12244199255449483217noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-59938537622913896592017-09-30T20:46:00.003+03:002017-09-30T22:51:30.320+03:00'sen ve ben dostum'en son ne zaman yazdığımı hatırlamayacak kadar uzun süredir yazmıyorum buraya. başlıca sebeplerimden biri 'artık yazamamam'. bunun yanında bir de içimden gelmeyişi var sanırım. samimiyetsizliği sevmiyorum. ve artık samimiyete dair 'biz'de, 'burada' ne kaldı bilmiyorum.<br />
geçen günleri tekrar tekrar kafasında yaşamayı çok seven bir insanım. geçen güzel ve kötü günleri hatırlamazsak geriye elde pek bir şey kalmıyor gibi geliyor bana. bizi büyüten, eğiten, uslandıran şeyler yaşadıklarımızda gizli.<br />
<br />
kopuk kopuk sahneler geliyor gözümün önüne. istanbul. şişhane. salon. heyecan. müzik. ve içimden bir şeyler kopup gidiyor. adını koyamadığım, tarif edemediğim, göğsümün en derinlerinde kendini sadece bana hissettiren bir şeyler.<br />
<br />
günler geçmiş, bizler durulmuş, hayat ilerlemiş, insanları bir şeyleri kaçırmış.<br />
<br />
ne kalacak geriye bilmiyorum. hiç.Anonymousnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-88714765442812803182017-09-24T22:05:00.001+03:002017-09-24T22:09:32.139+03:00Tanrım kötü kullarını sen affetsen ben affetmemSelam, ben geldim!<br />
<br />
Hem de eskiye göre herkesten ve her şeyden daha çok nefret eder halde geldim. Vega'nın yeni albümü ile flashback yaşarken 'aa bizim blog vardı lan' dedim ve geldim. İçimdeki nefret çok büyük.<br />
<br />
Son zamanlarda nefret duygusunun üzerinde çok durup, bu duygunun bir virüs gibi birbirimize geçtiğini düşünüyorum. O virüsü ilk bulaştıranın ve ortaya çıkaran olayın allah belasını versin! Bilmiyorum bence bende öyle oldu. Bu kadar bencil ve ihmalkar davranmamı sağladığı için bana bulaştıranların da allah belasını versin lütfen.<br />
<br />
Artık başkalarını kırmaktan çekinmiyoruz çünkü mutlu olmaya ihtiyacımız var. Belki böyle olmasını istemiyoruz karşımızdaki için üzülüyoruz ama onun bununla baş etmesi gerektiğini elimizden bir şey gelmediğini düşünüyoruz. Bu bir süreden sonra alışkanlık haline geldiğinde yaşamımızı şekillendiriyor. Yürürken birbirine yanlışlıkla çarpan insanların birbirine bağırması, trafiğe girdiğimizde küfürler sözlüğünü yalayıp yutmuş gibi davranmamız, fatura kuyruğunda çok kolay sinirlenebilmemiz hep nefretimizden, bencilliğimizden. Dışarıda yürürken insanların yüzüne biraz dikkatli bakın; hepsi nefretle bakıyor. Mutlu olmak için bencilce davranmak kolay geliyor.<br />
<br />
Kırdığımız insan ne mi oluyor? Geri zekalı değilse olayın farkına varıp içinde nefret duygusunu büyütüp herkese ve her şeye nefretle yaklaşmaya başlıyor. (virüs alert) Çünkü bu baş edebilmenin en kolay yolu. Bence bende de böyle oldu. Şu an birini kırdığımda kolayca bana ne diyebiliyorsam bu çok da benim suçum değil. Anca böyle baş edebildim, geri zekalılık yapıp sürünmenin anlamı yok. Gül bahçesinde yaşamıyoruz en nihayetinde. Tanrı'nın değirmenleri yavaş yavaş öğütür diye bir söz vardır aynı öyle yavaş yavaş yerleşiyor nefretimiz içimize. Sonrası kronik mutsuzluk...<br />
<br />
Hayır durum o kadar saçma ki nefret etmemiz karşı tarafa normal geliyor ve canını yakmıyor. Bakın yemin ederim bu böyle. Seri katil yakalanıyor ve idama çarptırılıyor. İdam edilmeden önce teker teker öldürdüğü insanların aileleriyle yüzleştiriliyor. Hepsi ondan ne kadar çok nefret ettiğini ne kadar çok kötü bir insan olduğunu söyleyip ağlanıyor. Katilde tık yok. En son giren aile onu affettiğini çünkü hayatı boyunca nefretle yaşadığı için ondan nefret etmenin bir anlamı olmayacağını söylüyor. Katil için çöküş affedildiğinde başlıyor. O kadar alıştık ki nefret artık çok normal bizim için. Umursamıyoruz.<br />
<br />
Mutluluğumuzu öldüren katillerimizi affedersek belki bir şeyler normale döner. Becerebilir miyiz?<br />
<br />
<b>Tanrım kötü kullarını sen affetsen ben affetmem!</b><br />
<br />Minidoniahttp://www.blogger.com/profile/06838791435202341866noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-30461170333014968922017-09-17T22:17:00.004+03:002019-04-16T14:24:19.001+03:00paul auster<span style="background-color: white; color: #333333; font-family: "source sans pro" , sans-serif; font-size: 16px;">hiç kimse bir başkasının sınırından içeri giremez, nedeni çok basit: hiç kimse kendine ulaşamaz da ondan. </span>met.http://www.blogger.com/profile/12244199255449483217noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-5841018349476834232017-09-15T22:00:00.002+03:002017-09-15T22:07:42.731+03:00Acı özgürleştirebilirAylardır aklımda. hadi kızım, yaz kızım, aha bu söz güzelmiş ondanda iyi konu çıkar kızım...falan. Lakin bu yazının öznesi sadece benim bugün. günlük tutmayı bıraktım aylardır yazmıyorum. Artık biraz anlaşılmak istiyorum. Burası bizim mutlu yuvamızdı vakti zamanında, neden yabancılaştık?<br />
<br />
Bir cuma akşamından bildiriyorum. Hafta boyunca çalışmanın verdiği tatlı yorgunluk, yarın doyasıya uyku çekecek olmanın verdiği rahatlık birde. Bu cuma akşamına gelmeden önce önemli meseleler var. Ben bu hafta ilk defa hayatımda bir şeyi değiştirememenin, daha doğrusu elimden gelmeyişinin acısını yaşadım. Ağlamaktan bayılabilirdim, ilginç. Hayatta oluyor tabii üzücü olaylar. Ama bunun hissi çok farklı. Acıdan ziyade hissettiğim bir rahatlama var. Sanki bunu yaşamak beni özgür kıldı, bir şeyleri belirginleştirdi önümde. Hayatta seni neyin beklediği belirsizliği bazen öldürmese de süründürüyor. Ben o etaplardan birini kaldırdım işte. Sanırım zamanla bu kişisel durumum beni güçlü kılacak. İşte met'i met yapan var eden şey budur!!! diye anılabilirim. Başıma gelen garip hastalıklar yaşadım, bende kalıcı etkileri oldu. Ne kadar üzücüydü! Sonra döndüm baktım ama gerçekten sağlıklı insan var mı bu çağda? grip niyetine herkes kanser olurken, kendi güzelim vücuduna acımasızca o pis yemekleri yiyerek saldırırken.. birde kalp kanserleri var, hatta katilleri. onlara girmeyelim hiç.<br />
<br />
Geçen kıştan bildiriyorum. Saçma sapan benle alakası olmayan bir insana aşık olmuştum. Hakkını yemeyelim yüzü güzeldi, ondan dolayı da kapılmış olabilirim eheh. Neyse, o rüyadan uyanma sürecim sarsıntılı olmasına rağmen yine de aşık olmak güzeldi gibi gibi. Ha sen üzerine alınma güzelim, senin güzel olan tek tarafın yüzündü diye belirtmiştim cümleye girerken.. Tanrı güzel karakterler versin ama önce. İnsanların dedikodusunu yaparak kirletemeyeceğim şimdi buraları. Ah biz kadınlar, az çatlak değiliz...<br />
<br />
Bugün iş yerinden bildireyim birde son kez. Çalışırken, 'mühendis olmayı hayal ederken bunları düşünmüyordun herhalde?' diye bir soru aldım. o esnada bir cihazın şasesinin montajına yardım ediyordum. neden hayal etmeyim diye düşündüm, sonuçta elimin emeğinin olduğu her iş bir mühendisliktir neticede, değil mi?<br />
<br />
Evet bir senemin özeti bu kadardı. Eylül'e girdik zaten, sonrasından da pek bir şey çıkmaz.met.http://www.blogger.com/profile/12244199255449483217noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-59298518878275436912017-06-17T17:44:00.003+03:002019-04-16T14:24:45.096+03:00if u love me wont u let me know?<div style="text-align: justify;">
sene 2008 falan. coldplay'in violet hill şarkısı yeni çıkmış tv'de dönüyor. kim bu adamlar neden tepelerde berduş gibi geziyor anlam veremiyorum. o zaman tanımıştım zaten coldplay'i. fix you ile yellow şarkısı ben küçükken dolanıyordu gerçi forumlarda ama ben iplemiyordum. yaşım 15 falandı çünkü ben bir tek muse dinleyip muse ile kalkan saf bir ergeni oynuyordum.</div>
<i><br /></i>
<span style="text-align: justify;">şimdi temizlik yaparken çalıverdi birden violet hill. aldı beni on sene öncesine götürdü. o zaman ki halime çok yabancıyım şimdi ama o hislerimi hatırlıyorum. daha enerjik, heyecanlı ve aşkı bekleyen. </span><br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<i><span style="background-color: #fafafa; color: #333333; font-family: "pf_beausans_proregular" , "calibri" , "arial" , sans-serif; text-align: justify;"><b><br /></b></span></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><span style="font-family: "pf_beausans_proregular" , "calibri" , "arial" , sans-serif; text-align: justify;"><b style="background-color: #999999;">When the future’s architectured</b></span></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><b><i><span style="background-color: #999999; font-family: "pf_beausans_proregular" , "calibri" , "arial" , sans-serif; text-align: justify;">By a carnival of idiots on show</span></i></b></i></div>
<span style="background-color: #999999;"><i><b>
<span style="font-family: "pf_beausans_proregular" , "calibri" , "arial" , sans-serif; text-align: justify;"></span></b></i>
</span><br />
<div style="text-align: center;">
<i><b><span style="font-family: "pf_beausans_proregular" , "calibri" , "arial" , sans-serif; text-align: justify;"><i style="background-color: #999999;">You’d better lie low</i></span></b></i></div>
<i><b><span style="background-color: #fafafa; font-family: "pf_beausans_proregular" , "calibri" , "arial" , sans-serif; text-align: justify;">
</span></b></i>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
aslında bugün demek istediğim bunlar değil. yükler. temizlik yaparken her seferinde ne kadar eşya atarım bilemezsin. özellikle yazdığım notlarım. senelerce yazıp biriktirdiğim günlükler mesela doldukça atıyorum. sanki elimde kalırsa yük olurmuş gibi. atınca da rahatlıyormuşsun gibi. bu yanılsama ile yaşıyorum işte. senelerce kıyamadığım eşyalarım, aslında hepsi benim için bir geçmişin yükü. ayağımda zincir gibi. ama hemen atamıyorsun. bazılarının senelerde beklemesi gerekiyor. zamanı gelince de güle güle. dünyadaki sistemde böyle gerçi. adına ise ölüm demişler. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
aslında yanlış yapıyorum çünkü şunu fark ettim. küçükken hep ileriye dönük yaşayan ben şimdi büyüdükçe geriye yönelik yaşar oldum. kazandığım yetenekleri birbir üzerimden atar oldum. belki bir gün yeniden 'yük'leniriz bilemiyorum. </div>
met.http://www.blogger.com/profile/12244199255449483217noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-790875646631493962017-04-30T21:56:00.001+03:002017-04-30T21:56:02.705+03:00neden yazmıyoruzönce insanlar yabancılaştı birbirine, sonra kendini bile tanımaz oldun. devrin en büyük hediyesi bu olsa gerek.<br />
çok şeyler değişti. olmaz denilenler başa geldi, bazen çok güzel şeyler de oldu ama faturası ağır oldu. herkes kendini göğe çıkardı, suç konusunda ise üzerine alınmadı.<br />
reddedilmekten değil de en çok umursanmamazlıktan yorulduk. hayattaki en küçük ayrıntı da bile kendini kötü hissettirdi. oysa insan kendi için yapmalıydı hepsini. yaptı da. bir süre sonra ise gemide tek çırpınanın kendisi olduğunu fark edince bir anda sorgular oldu. neden diye sordu. cevap bulamadı. onun yerine göz yaşı akıttı. gerisini diğer akşama sakladı.met.http://www.blogger.com/profile/12244199255449483217noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-1174052878627008992017-01-17T18:20:00.001+03:002017-01-17T18:20:21.529+03:002017senelerdir blogta her yeni yıl dileklerini dileyen ben oluyordum. Peki ne oldu? Bir halt olmadı, gittikçe kötü hal alıyor dünya. O yüzden bu sene hiçbir şey dilemiyorum, ne haliniz varsa görün arkadaşlar.<br />
<br />
yine de iyi şeyleri umut edelim...<br />
<br />
<br />met.http://www.blogger.com/profile/12244199255449483217noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-82572333792122723452016-11-11T14:23:00.002+03:002016-11-11T14:23:35.658+03:00leonard cohenacılı olan bu ikibinonaltı'nında sonuna yaklaşıyoruz. bir an önce bitsin bence de çok çirkin.met.http://www.blogger.com/profile/12244199255449483217noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-82810419292308713832016-10-01T15:39:00.000+03:002016-10-01T16:05:12.027+03:00çığlık çığlığa. <br />
<i>yine bir gün İstanbul'dan dönüyorum. </i>kalp böbrek ciğer gibi organları orada bırakmış, ruhumu aman ha bedeni terk edip gitmesin diye iyice tıkıvermişim içime. şans(sızlık) bu ya uçuş boyunca aşk, ayrılık ve mesafe temalı şarkılara denk geliyor, dinledikçe ağlıyor, gözümü kapadıkça ağlıyor, açtıkça hala daha ağlıyorum.<br />
kokpitten uzun süre ses çıkmayınca saçmalamayı seven tarafım ağır basıyor, 'ulan napıyor bunlar uyudu mu, yoksa pilotlar birbirine zarar mı verdi, off' diye söyleniyorum. sonra yine bi kriz. ağlıyorum. ve iniş için hazırlanıyoruz. oturma düzeni olarak hepimiz hazırız. ama içsel olarak hiç mi hiç hazır değilim, 'görüyorum'. 11 ay sonra ilk kez dönüyorum bu yere, evime. elimde olsa tekrar 40 bin feet'e yükseleceğim, o derece hoşbulmuyorum. ama insanın ayaklarının yere basması güzel şey. 'neyse' diyorum, 'sağ sağlim geldik, yine giderim zaten, dimi?'<br />
sürekli kendime konuşuyor, kendime susuyor, sıkılan canımı rahatlatmaya çalışıyorum. o an kendimi çok yalnız hissediyorum. doğup büyüdüğüm yerlere yabancılaşmanın ötesinde bir şey, farklı bir his bu. sezen aksu geliyor aklıma. 'kime kızayım, nazım senden başka kime geçer, <b>benim sensiz kolum, bacağım, ocağım yok</b>' diye mırıldanıyorum. kolum, bacağım, ocağım yok. olmadığını hissediyorum. eksik hissediyorum. içimdeki boşluğu doldurabilecek, kolum bacağım olabilecek bir şey yok. yalnızım. bir yanım şanslı, biliyorum. böyle hissetmek değerli. buna sahip olmak nimet. biliyorum. ama diğer yanım çok şanssız yahu. sevdiğim adamı, sevdiğim insanları bırakıp gitmekten, her defasında bir yerlerden ayrılmaktan, kavuşmak için ayrılmak zorunda olmaktan, ağlamaktan usanıyorum.<br />
<br />
<br />
mesafelerin, ayrı kalmaların, kavuşmaların bana çok şey kattığını biliyorum. anlara, anılara önem veriyor, sevdiklerimi çok seviyor, özlemekle kavuşmak arasındaki süreci güzel hayallerle doldurmaya çalışıyorum. zorlandığım oluyor, çok oluyor. alışamıyorsun. alışılmıyor.<br />
<br />
içimdeki aşk'a, kulağımdaki müziğe, belleğimdeki anılara sığınıyorum. <i>yine bir gün İstanbul'a dönüyorum.. </i><br />
<i><br /></i>
<i><br /></i>
<i><br /></i>
<a href="https://www.youtube.com/watch?v=eo5JiVLrUIQ">geliyor muyuz, gidecek miyiz..</a>Anonymousnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3194307566708894750.post-6198870094002055872016-07-13T00:41:00.002+03:002016-07-13T00:42:31.480+03:00eski postlar, eski postlar."Saat itibariyle 18 Ocak. Tanrı kar küresiyle oynuyor, çatılar beyazladı.<br />
<br />
<br />
<i>"Bir gün bir adam göğümü delecek"</i> diye düşünürken durdum bir dakika. Belki yanlış masallar anlatıldığından buna inandım çoğu kadın gibi. Çünkü ilk önce gerçek bir kadın olmam için zarafetimin ve anaç bilgeliğimin kanıtlanmasına ihtiyacım var. Bu kanıtlama ancak başkasının aynasıyla oluyor, genelde heteroseksist bir düzlemde ve hayatının aşkının gelmesiyle. Yıllardır feminizmin söylediği şeyler. Belki bu işler böyle değildir. Belki ‘o’ gelmez, akbili bitmiştir. Ne yapacağız? Mesele derin. Sisli yollarda önümüzü görmeye çalışıyoruz. Kadın ya da erkek, mutluluğu başkalarının varlığıyla doğru orantılı olarak ölçmek tutarlı bir sonuç verir mi gerçekten? Hakikat kişinin kendi içinden dışına taşan şeyse, içine dönmeyi bilmeyen insanları neyle avutabilirsin? Mekanik olamıyorum. Zeki bir kadın olup olmadığımı da bilmiyorum. Kandırıldığımı anlayacak kadar akıllıyım lakin. Anlam dünyasını kendi yaratan kadınlar ne güzel. Bence onlara sarılmalıyız, bir avuç kadarlar. Dinlediğim bütün kadınlar, kendim dahil, yaratıcılığın aşkla harmanlanmasını ne güzel izliyorlar. Zaten "aşk orada öyle, bir kaya gibi durmaz; hep yeni baştan, ekmek gibi, yeniden yapılmalıdır."* Hem doyurucu, hem kemirgen.<br />
<br />
İlişki meselesindeki tezatı iki bağlamıyla düşünüyorum: İlgi alanları kesişim kümesini oluşturmaya çalışmak ve onsuz dünyanın vasat olduğunu düşünmek. Açıkçası ilki/ilgi, benim için çok faydalı olmuştu. Entelektüel dünyanın sınırlarını genişletebilirsin çünkü. Futbol, siyaset, etimoloji, müzik ve benzer(ler)i. Bunun kötü yanı, ilişkide daha fazla entelektüel olanın yarattığı rekabet ya da G.’nin deyimiyle Freudyen birtakım zırvalar (çünkü sosyologlar psikoloji biliminin snopluğuna hafif bir tekme vurmalıdır). İkincisi ise hem birinci ile bağlantılı (çünkü flört ayrıca yeni bir alana ilgi demek ve elbette entelektüel eylem) hem de kişinin kendine verdiği değerle ilgili. Üretken olduğum dönemlerin çoğu mental olarak kalbimin arşa değip döndüğü** dönemlermiş. Bağımlılık ilişkisi ve paradoksu yakaladınız mı? Kendimizi tanımaya ihtiyacımız var. Kendi dilimizi, anlam dünyamızı oluşturmaya, üretkenliğimizi (artık) mekanik olarak taşırmaya ihtiyacımız var. <br />
<br />
Aslında aşkımı itiraf etmeye gelmişken ve bir duyguyu bütün saflığıyla şurada var edecekken, her şeyin feminist manifestolaşmasını istemiyorum. Bazen dil taşar, çünkü dil taşabilen bir şeydir, nedensiz ve sonuçsuz, bağlamsız gider durur. Şimdi öyle gecelerin birindeyim; aşka dalarken üretmeye çalışıyorum ve Tanrı’nın tozunu üflüyorum."<br />
<br />
*Ursula K. Le Guin ne güzel söylemiş.<br />
*madem kalbimiz ancak öyle akıllanıyor: https://www.youtube.com/watch?v=ydIHRCKeZ28Unknownnoreply@blogger.com0