19 Mart 2020 Perşembe

korona günleri #1

merhaba,

iyi değilim ve muhtemelen siz de iyi değilsiniz. 
bu yazıya başlamadan önce önceki yazılarımı okudum ve hayatımda nelerin değiştiğini düşündüm. şimdi bu yazıyı yazıyorum ve daha sonra dönüp bu yazıyı okuduğumda hayatımızda neler değişmiş olacak çok merak ediyorum. çünkü evet, KORONA.

Türkiye'de ilk vaka çıkalı 6-7 gün oldu. dün akşamki vaka sayısı 198 idi fakat bu akşam değişir diye düşünüyorum. 

iş yerimde mobbinge dayanamayıp istifa ettiğim için bir haftadır evdeyim. güzel denk getirdim kendimi karantinaya soktum. zaten gidebileceğim her yer şu an kapalı. cafeler, sinemalar, tiyatrolar, barlar, spor salonları, hatta bazı avmler bile... yavaş yavaş fabrikalar da kapanmaya başlıyor ben sokağa çıkma yasağı olacağını düşünüyorum. 

bunları yazıyorum çünkü daha sonra dönüp okuduğumda hislerim nasıl olacak merak ediyorum. ama aslında buraya bunları yazmak için gelmedim. korona günlerim nasıl geçiyor onlardan bahsetmek, duygularımdan bahsetmek için geldim. dil bilgim belki yeterli ya da doğru olmayabilir şimdiden sorry for my bad türkiye. 

arkadaşlar çok sıkılıyorum. yemin ederim öyle böyle değil aşırı sıkılmaya başladım. bazen ağlayasım geliyor o kadar bunaldım maalesef. hatırlıyorum; ilk gün doyasıya kitap okuyacağım diye çok sevinmiştim. çünkü son bursa kitap fuarından bir sürü türk klasiği aldım hepsini bir an önce bitirmek istiyorum. o yüzden ilk önce okuduğum kitaplardan bahsedeyim : 


*ilk gün Namık Kemal-İntibah'ı okumaya başladım. belki dönemine göre çok iyi bir kitaptır bilemem ama eğer bu dönemde olsaydı o senaryo bir kitap değil anca fox tv günlük dizisi olurdu. ( namık kemal, sorry bro..) pek terbiyeli, pek zeki aynı zamanda aşırı yakışıklı ve aşırı zengin iyi aile çocuğu Ali Bey'in gönlünü pek güzel ama aynı zamanda pek hafifmeşrep ve aşırı sürtük Mehpeyker Hanım'a  kaptırmasını, anasını bu yüzden üzüp gözü açık öbür dünyaya yollamasını ve elinde avucunda ne varsa bu kadın yüzünden yok etmesini anlatıyor. olayın çoğunluğu Çamlıca'da geçiyor ve kitabın başında birkaç sayfalık Çamlıca tasvirleri yapılmış. bu da kitaptaki romantizm akımının en belirgin olduğu bölüm. ben günümüz Türkçe'sine uygun okudum fakat yine de anlaşılması çok zordu. (bayık) ilk edebi romanımız olduğu için saygıdan mecbur okuduk. bitirdikten sonra ekşideki yorumlara baktım çoğunluk benimle aynı şeyi düşünüyor. yine de tavsiyemdir, pişman değilim.
*Namık Kemal'de bulamadığım saadeti Halide Edip Adıvar'da bulmaya çalıştım ve Sinekli Bakkal ile hayatımın edebi yönden en verimli üç gününü geçirdim. kesinlikle herkesin okuması hatta durup durup övmesi gereken bir kitap. bu korona olayı geçsin ortamlarda durup durup sinekli bakkal öveceğim. sorumsuzlukta iflah olmaz Kız Tevfik ile gereksiz Emine'nin biricik kızları Rabia'nın bir nevi hayatını anlatıyor. Doğu-Batı sentezinden kimseye zarar gelmeyeceği çok güzel örneklenmiş ve mükemmel, akıcı bir dille aktarılmış. diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum.

şimdi de size bir dizi tavsiyesi yapmak istiyorum : Outlander 


dizi her şeyiyle tam bir ingiliz olan ablamız Claire'in kocasıyla çıktığı balayında 1945 yılından yanlışlıkla 1743 yılına gitmesiyle başlıyor. 1945 yılında kocası Frank biricik eşini ararken kafayı yiyor ablamız öbür tarafta erik gibi çocuk bulup (jamie) götürüyor. kullanılan mekanlar ve kıyafetler dönemlerine çok uygun ve titizlik gösterildiği hissediliyor. birinci sezonu yeni bitirdim ve ikinci sezon mükemmel başladı. kendimle birlikte iki arkadaşımı daha diziye başlattım. kesinlikle tavsiyemdir. vaktinizi güzel geçirmenize yardımcı olacaktır.

biliyorsunuz evde oturup dizi izlemek demek bol bol atıştırmalık yemek ve kilo almak demek. 3 aydır düzenli olarak diyet ve spor yapıyorum. verdiğim kiloları geri almamak için hafif atıştırmalıklar yemeye çalışıyorum. vaktim de olduğu için bazı tarifler denemeye başladım. bunlardan birini paylaşmak isterim : havuçlu tarçınlı porridge 

tarifi aşağıya linkini bırakacağım instagram sayfasından buldum. sayfayı takip etmenizi öneririm birçok lezzetli ve sağlıklı yemek/menü tarifleri mevcut.
Malzemeler;
- 1 adet havuç
- 4 yemek kaşığı yulaf ezmesi
- 1 avuç kuru üzüm
- 1 su bardağı süt
- 1 tatlı kaşığı tarçın
- 1 yemek kaşığı bal
Havuçları rendeleyip bal ile kavurmaya başlıyoruz, hafif yumuşayınca geri kalan tüm malzemeleri ekleyip kıvam alana kadar karıştırıyoruz

Tadı beklediğimden daha güzel oldu. tatlı isteğini çok güzel kesiyor ve hafif hissettirerek doyuruyor.
bahsettiğim sayfanın adresi : https://www.instagram.com/clean.nutritionn/

Boş vakit bulduğumda yapmayı en sevdiğim aktivite : painting bu aralar özellikle watercolor painting


çok uzun zamandan beri call me by your name sahnesini resmetmeye çalışıyorum. çizimini belki de beş yüz kere deneyerek zar zor bitirdim ama bu sefer de boyamada failed. ten renklerini uyduramayınca bu şekilde bırakmak zorunda kaldım ama devam edeceğim. belki yarın...

*son olarak da sanatın en sevdiğim kolu olan müzikten bir paylaşım yaparak yazımı bitireyim. müzik derdimizi dinler, derdimizi unutturur, paylaşmayı sağlar, unutmayı sağlar, iyileştirir. iyileşecek miyiz bilmiyorum ama umarım her zaman 'iyiyim' diyebiliriz : Soko - How are you