En rahatsız edici yılımdı,hem başarı geldi hemde üst üste dertler bindi.Bilemiyorum önümüzde çok yol var ama her neyse umudu ne zaman kaybetmiş ki insanoğlu?
Arkadaşlarımın küçük dilekleriyle,annemin öpücükleriyle ve kendime vaad ettiğim sözlerle yeni yıla giriyorum.Nasıl girmişim umrumda değil; pc başında,tv de yada muhtemelen yatakta uyuyor olabilirim,evet bu sıralar çok uykum geliyor.
Kısacası 365 gün daha hızlıca bitti,biz anlamadan..Umarım hepimiz hayallerimize birer adım daha yaklaşırız! Ne diyordum? Mutlu yıllar.
31 Aralık 2009 Perşembe
24 Aralık 2009 Perşembe
Biber Gazı yok mu??
Abinin biri elinde bicakla balkona cikmis
Is yok, borc cok hesabi.
Polisler ne yapacaklarini bilemiyolarken, tak, zeki bir türk vatandasi giriyor devreye.
"Abi Biber Gazı yok mu?"
Bu arada Biber Gazının Piyasadaki degerine baktim, 75 YTL diyor.
Oha felan oldum :D
Is yok, borc cok hesabi.
Polisler ne yapacaklarini bilemiyolarken, tak, zeki bir türk vatandasi giriyor devreye.
"Abi Biber Gazı yok mu?"
Bu arada Biber Gazının Piyasadaki degerine baktim, 75 YTL diyor.
Oha felan oldum :D
17 Aralık 2009 Perşembe
Facialar serisinden alıntı
Öss denen saçmalığı diyelim yenemedim,olaya farklı bakış açısı getirerek üzülme mk ultra dedim bugün,evet.
Tüketici Koruma Hakları var,güzelim dükkanlarda satış elemanı olmak var vs vs.En önemliside bu,şimdi okuyup mühendis olup şunu bunu yap diyorlar illa bana diye şartlanmıştım,ama baktımki moronlar asıl satış elemanından çıkıyormuş.Yahu mp4 veriyorsun içinde usb yok,gidip değiştiriyoruz kurulum cd si yok.3 kere gel git yapacağız.Öğrenciyim sallamıyorlar beni diye sinirlendim gittim bütün görevlilere sövdüm,yarın kutuyu bilmiş tavır sergileyen 'ama biz ürünü açmıyoruz' diyen ama işinden zerre kadar anlamayan zavallı elemana fırlatacağım...
Yanlış anlaşılmasın mesleği eleştirdiğim yok,şayet halkla iç içesin zor bir iş.Ama işinin özünü bil,malı satıyorsun içinde ne var ne satıyorsun ot mu bok mu ne!? Alarm koymakla bitiyor mu iş,bu kadarda apansız olmasak..
Her mesleğin zorluğu ve kolay yönleri vardır.Bu olaydan haberi olmayanda var.Ne yani amacınız 5 dklık sigara molalarını beklemek mi sadece,işine ver kendini..
Not: Orası büyük bir dükkan,her şehirde bulunan türden.
Tüketici Koruma Hakları var,güzelim dükkanlarda satış elemanı olmak var vs vs.En önemliside bu,şimdi okuyup mühendis olup şunu bunu yap diyorlar illa bana diye şartlanmıştım,ama baktımki moronlar asıl satış elemanından çıkıyormuş.Yahu mp4 veriyorsun içinde usb yok,gidip değiştiriyoruz kurulum cd si yok.3 kere gel git yapacağız.Öğrenciyim sallamıyorlar beni diye sinirlendim gittim bütün görevlilere sövdüm,yarın kutuyu bilmiş tavır sergileyen 'ama biz ürünü açmıyoruz' diyen ama işinden zerre kadar anlamayan zavallı elemana fırlatacağım...
Yanlış anlaşılmasın mesleği eleştirdiğim yok,şayet halkla iç içesin zor bir iş.Ama işinin özünü bil,malı satıyorsun içinde ne var ne satıyorsun ot mu bok mu ne!? Alarm koymakla bitiyor mu iş,bu kadarda apansız olmasak..
Her mesleğin zorluğu ve kolay yönleri vardır.Bu olaydan haberi olmayanda var.Ne yani amacınız 5 dklık sigara molalarını beklemek mi sadece,işine ver kendini..
Not: Orası büyük bir dükkan,her şehirde bulunan türden.
16 Aralık 2009 Çarşamba
hadi topla yüzünü prenses
üzülme katla hüznünü
kaldır çekmecene bir yerlere sakla
daha ömrünü tüketecek
nice yaraların olacak
kabukları düşecek
yeniden kanayacak
kırmak istiyor bırak gitsin
gitmek istiyor bırak gitsin
bi daha gelmesin
ister yen ister yenil
daha gençsin öğreneceksin
ister sev ister sevil
daha neler göreceksin
ister yen ister yenil
daha gençsin öğreneceksin
ister sev ister sevil
daha neler göreceksin
en sevdiğin yanlızlığını al geçir sırtına
eserse hafiften hüzün üşümezsin..
belki elmacıkların ıslanır
fenamı yanakların allanır
ağla,durma ağla
biraz ruhun cilalanır
kırmak istiyor bırak gitsin
gitmek istiyor bırak gitsin
bi daha dönmesin
ister yen ister yenil
daha gençsin öğreneceksin
ister sev ister sevil
daha neler göreceksin
ister yen ister yenil
daha gençsin öğreneceksin
ister sev ister sevil
gençsin...güzelsin...
üzülme katla hüznünü
kaldır çekmecene bir yerlere sakla
daha ömrünü tüketecek
nice yaraların olacak
kabukları düşecek
yeniden kanayacak
kırmak istiyor bırak gitsin
gitmek istiyor bırak gitsin
bi daha gelmesin
ister yen ister yenil
daha gençsin öğreneceksin
ister sev ister sevil
daha neler göreceksin
ister yen ister yenil
daha gençsin öğreneceksin
ister sev ister sevil
daha neler göreceksin
en sevdiğin yanlızlığını al geçir sırtına
eserse hafiften hüzün üşümezsin..
belki elmacıkların ıslanır
fenamı yanakların allanır
ağla,durma ağla
biraz ruhun cilalanır
kırmak istiyor bırak gitsin
gitmek istiyor bırak gitsin
bi daha dönmesin
ister yen ister yenil
daha gençsin öğreneceksin
ister sev ister sevil
daha neler göreceksin
ister yen ister yenil
daha gençsin öğreneceksin
ister sev ister sevil
gençsin...güzelsin...
5 Aralık 2009 Cumartesi
30 Kasım 2009 Pazartesi
David Tennant?!
Doctor Who'da doktorumuz değişti.David Tennant yeni doktorumuz oldu.Biraz garip oldu ama.Alışıcez artık.He unutmadan David Doctor, Matthew'a benzemiyor mu sizce de? Böyle burun, göz, ağız filan.Sempati duymaya başladım.Bak şimdi. :p
29 Kasım 2009 Pazar
Anlatamıyorum
Canım sıkılıyor gerçi tatlı yeme fikride beni benden alıyor ama o kadar üşengecimki şurdan kalkıp bir tabak almaya halim yok :/
Ben eskiden insanlara derdimi anlatamıyorum derdim,ama çok şey değişmiş.
Derdimi değil hiç bir şeyi anlatamıyorum.
Ben anlatamıyorum ama insanlar her halükarda anlamıyorlar.Neden böyle bu düzensizlik? Bencillikte cabası,hemen pes etmek var.
Bir gün anlatmayı becerebilcekmiyim acaba kendimi.Bu sorunun cevabını çok zor bulacağım gibime geliyor.İşte o noktada nedense bu dizeler devreye giriyor:
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
ANLATAMIYORUM!
Ah Orhan Veli,yüce insansın.Cevabımıda sen bana veriyorsun,sadece sen.Kimbilir senin ne derdin vardı,ne anlatmaya çalıştında anlatamadın,bilinmez.
Ben eskiden insanlara derdimi anlatamıyorum derdim,ama çok şey değişmiş.
Derdimi değil hiç bir şeyi anlatamıyorum.
Ben anlatamıyorum ama insanlar her halükarda anlamıyorlar.Neden böyle bu düzensizlik? Bencillikte cabası,hemen pes etmek var.
Bir gün anlatmayı becerebilcekmiyim acaba kendimi.Bu sorunun cevabını çok zor bulacağım gibime geliyor.İşte o noktada nedense bu dizeler devreye giriyor:
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
ANLATAMIYORUM!
Ah Orhan Veli,yüce insansın.Cevabımıda sen bana veriyorsun,sadece sen.Kimbilir senin ne derdin vardı,ne anlatmaya çalıştında anlatamadın,bilinmez.
24 Kasım 2009 Salı
Remy Zero
Çokzel dizi-film müzikleri de yapan bu grubu dinleyelim, dinletelim.Örnek: Smallville - Save Me.Alabamalı grubun bir Radiohead keşfi olduğunu da ekleyiverelim.
20 Kasım 2009 Cuma
Her sene Tüyap Kitap Fuarı'na gidilir.Kitaplara bakılır, söyleşilere katılınır, imzalar alınır...Akşam olur, eve istemeyerek de olsa dönülmelidir tabii.İşte kıyamet alametleri. :p Ve her sene klişelenecek bir laf ağzınızdan çıkar: "Bi daha Tütap'a gelen ne olsun lan!"
Tüyap'a gidiş kolaydır, kektir, binersiniz Yenibosna'dan Büyükçekmece'ye, önünde indirir.Fakat sorun dönüştedir.Hele ki ben, Gamze, Sema, Sema'nın annesi ve kardeşi Seda ile yağmur ve rüzgarın alnında içimizde Muse'dan Invincible çalaraktan, "Burada öleceğiz, cesedimizi bulamayacaklar" diye espri yaparken olayın gerçekleşmesine ihtimal vermekle yusuf yusuf olmak da içimizi kemiriyordu."Bi daha gelmeyiz, bu ne yahu yol yok iz yok" klişesini yaptık.
Üst geçit olmadığından tekrar Büyükçekmece'ye bindik, son durakta inmek için.Tekrar Büyükçekmece - Yenibosnaya bindik.Yorgunduk, açtık, ama mutluyduk.Together we're invincible cümlesinde coşmuştuk! Zafer bizimdi.
Annem beni telefonla aradğında daha Avcılar'a bile gelmemiştik."Hehe avcıları geçtik eve doğru geliyoruz" dedim ben de...Korktum çünkü.Eve gelince "Ben sana demedim mi" ile başlayan bir sürü cümle duyacaktım...Boşverdim.Koltuğumun altında imzalı uykusuz posterimle, poşetimde Adam Fawer imzalı Empati kitabımla ben yenilmez bi kahramandım.
Sefaköy'e gelmiştik...Gamze, ben, Sema ayrılacaktık -ki Gamze daha sefaköyden başakşehire gidecekti- minibüse binmeliyim dedim içimden.Ben ayrıldım.Minibüse bindim, annem aradı: "Kafanı kırıcam nerdesin" dedi :D "Geliyorum işte üfff" diye karşılık verdim.Saat henüz 20.05'ti.Zaten donmuştum, açtım.Neyse eve geldim, annemin ilk cümlesi: "Sana bundan sonra izin mizin yok" oldu.Bunun geçici olduğunu biliyordum, ama o lanet geri dönüş zorluğumuzu duymadan yargısız infaz yapması incinmişti."Aamaaaan" dedim, gittim odama, posterime, kitabıma sarıldım.Bi baktım, çok mutluyum...
Tüyap Hatırası 2009 / 31 Ekim Cumartesi
Tüyap'a gidiş kolaydır, kektir, binersiniz Yenibosna'dan Büyükçekmece'ye, önünde indirir.Fakat sorun dönüştedir.Hele ki ben, Gamze, Sema, Sema'nın annesi ve kardeşi Seda ile yağmur ve rüzgarın alnında içimizde Muse'dan Invincible çalaraktan, "Burada öleceğiz, cesedimizi bulamayacaklar" diye espri yaparken olayın gerçekleşmesine ihtimal vermekle yusuf yusuf olmak da içimizi kemiriyordu."Bi daha gelmeyiz, bu ne yahu yol yok iz yok" klişesini yaptık.
Üst geçit olmadığından tekrar Büyükçekmece'ye bindik, son durakta inmek için.Tekrar Büyükçekmece - Yenibosnaya bindik.Yorgunduk, açtık, ama mutluyduk.Together we're invincible cümlesinde coşmuştuk! Zafer bizimdi.
Annem beni telefonla aradğında daha Avcılar'a bile gelmemiştik."Hehe avcıları geçtik eve doğru geliyoruz" dedim ben de...Korktum çünkü.Eve gelince "Ben sana demedim mi" ile başlayan bir sürü cümle duyacaktım...Boşverdim.Koltuğumun altında imzalı uykusuz posterimle, poşetimde Adam Fawer imzalı Empati kitabımla ben yenilmez bi kahramandım.
Sefaköy'e gelmiştik...Gamze, ben, Sema ayrılacaktık -ki Gamze daha sefaköyden başakşehire gidecekti- minibüse binmeliyim dedim içimden.Ben ayrıldım.Minibüse bindim, annem aradı: "Kafanı kırıcam nerdesin" dedi :D "Geliyorum işte üfff" diye karşılık verdim.Saat henüz 20.05'ti.Zaten donmuştum, açtım.Neyse eve geldim, annemin ilk cümlesi: "Sana bundan sonra izin mizin yok" oldu.Bunun geçici olduğunu biliyordum, ama o lanet geri dönüş zorluğumuzu duymadan yargısız infaz yapması incinmişti."Aamaaaan" dedim, gittim odama, posterime, kitabıma sarıldım.Bi baktım, çok mutluyum...
Tüyap Hatırası 2009 / 31 Ekim Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)