11 Haziran 2018 Pazartesi

bu sefer francis'e elleyemedik.

Öncelikle eski yazımızın linkini şuraya koyalım:
http://fiskosortusu.blogspot.com/2014/06/19-haziran-2014-travis-konseri.html

Konu yine aynı olacak çünkü. Yine tesadüfler zinciri sonrası ekipçe Travis konserine yerimizi aldık. Tam olarak 8 Haziran 2018 akşamı, Zorlu Center'da. (Bu gereksiz bilgiyi de verdiğim için I am so happy, you are so happy, evet onu da çaldılar.)
Dört sene önce burada yazarken, insanlara bahsederken 'hayatımın en güzel günü' demiştim o konser için. Hala değişmedi bu düşüncem. Bir daha öyle bir atmosfer yaşamayız diye düşünüyordum. Dürüst olalım o konser daha heyecanlıydı ama burada da değinmem gereken şeyler var. Öncelikle genç yaş kitle oldukça çoktu bu sefer, lakinben rahatsız olmadım aksine sevindim. Travis'i hala zamana karşı canlı kılıyor bu durum gözümde. Kalabalıktan dolayı tek sıkıntı gereksiz bir gürültü olmasıydı. Zorlu Psm zaten pııfffs, çok sıkıcı bir ortamdı.
Konserden önce yine ön taraflara konuşlanma umuduyla dostlarım kapıda nöbet tutmuştu. O esnada yanımızda bulunan tatlı bir çifte Travis'le kuliste buluşma şansı geldi :) Çekilişle kazandılar bunu tabii, yok öyle beleşe. O arkadaşlara da selam olsun buradan (Kendileri ile daha sonra Massive Attack konserinde karşılaştım ve yine en önde dinledik beraber asdfsdf). Kapı açılınca en önde bulduk kendimizi. Kaderim değişmiyor! Yine Andy ile karşı karşıyaydım. Douglas bana göre solda kaldığı için üzgünüm. Bu sefer takım elbise giymiş birde, alyansta yok ya artık bir havalar flörtler falan. Kahretsin.

Setlist niteliğinde bilgi, açılıştan itibaren The Man Who albümünü tamamen çaldılar. Sonra bilindik parçalara geçildi. Selfish Jean çalmadı ama bu konuda üzgünüm. Sonlara doğru burukluğum arttı ki, Side söylerken 'atarlı giderli' adeta Bursaspor - Beşiktaş maçını aratmayacak tarzda slogan atarak söylemişim, o an biri bir şey yapsa kan dökülürdü sanırım. Genel olarak performans güzeldi zaten.

Son olarak, biz bir önceki konserinden dolayı (Budapeşte'deydi sanırım) Travis'ten Britney Spears coverı bekliyorduk. Şaka değil. Francis elinde gitarla yalnız çıkınca meraklandık önce ama ciddiye almadık. Sonra kulağa benzer bir şeyler duyulmaya başladı. Adam bir anda Dağlar Dağlar'ı söylemeye başladı ya la! Ahaha, insanlar önce idrak etmekte zorlandı ama ikinci cümleden itibaren gürültülü şekilde eşlik edildi. En önde olmama rağmen Francis'in sesini zor işittim:) Kesinlikle çok güzeldi. Çok saygı duydum kendisine. Zaten söyledikten sonra kendisi de duygulandı, gözleri doldu. Bizimde sevgi ve saygımız kat ve kat arttı. O güzel anlarda böylece sonlandı. Hep demiştim yine aynı cümleyle sonlandırayım: iyi ki varsınız be!

Hiç yorum yok: