24 Eylül 2017 Pazar

Tanrım kötü kullarını sen affetsen ben affetmem

Selam, ben geldim!

Hem de eskiye göre herkesten ve her şeyden daha çok nefret eder halde geldim. Vega'nın yeni albümü ile flashback yaşarken 'aa bizim blog vardı lan' dedim ve geldim. İçimdeki nefret çok büyük.

Son zamanlarda nefret duygusunun üzerinde çok durup, bu duygunun bir virüs gibi birbirimize geçtiğini düşünüyorum. O virüsü ilk bulaştıranın ve ortaya çıkaran olayın allah belasını versin! Bilmiyorum bence bende öyle oldu. Bu kadar bencil ve ihmalkar davranmamı sağladığı için bana bulaştıranların da allah belasını versin lütfen.

Artık başkalarını kırmaktan çekinmiyoruz çünkü mutlu olmaya ihtiyacımız var. Belki böyle olmasını istemiyoruz karşımızdaki için üzülüyoruz ama onun bununla baş etmesi gerektiğini elimizden bir şey gelmediğini düşünüyoruz. Bu bir süreden sonra alışkanlık haline geldiğinde yaşamımızı şekillendiriyor. Yürürken birbirine yanlışlıkla çarpan insanların birbirine bağırması, trafiğe girdiğimizde küfürler sözlüğünü yalayıp yutmuş gibi davranmamız, fatura kuyruğunda çok kolay sinirlenebilmemiz hep nefretimizden, bencilliğimizden. Dışarıda yürürken insanların yüzüne biraz dikkatli bakın; hepsi nefretle bakıyor. Mutlu olmak için bencilce davranmak kolay geliyor.

Kırdığımız insan ne mi oluyor? Geri zekalı değilse olayın farkına varıp içinde nefret duygusunu büyütüp herkese ve her şeye nefretle yaklaşmaya başlıyor. (virüs alert) Çünkü bu baş edebilmenin en kolay yolu. Bence bende de böyle oldu. Şu an birini kırdığımda kolayca bana ne diyebiliyorsam bu çok da benim suçum değil. Anca böyle baş edebildim, geri zekalılık yapıp sürünmenin anlamı yok. Gül bahçesinde yaşamıyoruz en nihayetinde. Tanrı'nın değirmenleri yavaş yavaş öğütür diye bir söz vardır aynı öyle yavaş yavaş yerleşiyor nefretimiz içimize. Sonrası kronik mutsuzluk...

Hayır durum o kadar saçma ki nefret etmemiz karşı tarafa normal geliyor ve canını yakmıyor. Bakın yemin ederim bu böyle. Seri katil yakalanıyor ve idama çarptırılıyor. İdam edilmeden önce teker teker öldürdüğü insanların aileleriyle yüzleştiriliyor. Hepsi ondan ne kadar çok nefret ettiğini ne kadar çok kötü bir insan olduğunu söyleyip ağlanıyor. Katilde tık yok. En son giren aile onu affettiğini çünkü hayatı boyunca nefretle yaşadığı için ondan nefret etmenin bir anlamı olmayacağını söylüyor. Katil için çöküş affedildiğinde başlıyor. O kadar alıştık ki nefret artık çok normal bizim için. Umursamıyoruz.

Mutluluğumuzu öldüren katillerimizi affedersek belki bir şeyler normale döner. Becerebilir miyiz?

Tanrım kötü kullarını sen affetsen ben affetmem!

Hiç yorum yok: