14 Ekim 2011 Cuma

hayat bazen vişne suyu

hani internete doğru düzgün işin düşer, tüm adresleri, telefon numaralarını, ıvır ve zıvırları bir heyecanla toplarsın ya. tarayıcıyı açtığında sana: "Internet Explorer web sayfasını görüntüleyemiyor." der ya. işte öyle bir şey. sinir krizi geçirmemek için zor anlar yaşıyorum. mütemadiyen küfür ediyorum da denebilir. aklıma sarı insanın önerisi mykonos geldi. üç gündür mütevazi odamızda zakkum çalıyor. ölüyorum. yüzük. anason. ah bu şarkıların gözü kör olsun. ANLATABİLİYOR MUYUM. bezgin kulaklarım mykonos'a anne şefkatiyle kollarını hemencecik açtı. ilk notaları duyduktan sonra rahatladım. kendime geliyorum. ehe.
yarın için oturup kitap okumam gerekiyor, sosyolojinin tarihi örneğin. bense bok püsürle uğraşıyorum. şevkin kırılması diye bir şey var ama (şevk diye bir arkadaşım olsa ya). oturup sosyoloji tartışabileceğim bir profesör bekliyordum ve geçen hafta hayal kırıklığına (dumura) uğradım. yenilikçi olmamızı bekleyen, oysaki söylediği cümleleri en az üç kez tekrar eden bir sosyoloji hocası. ANLATABİLİYOR MUYUM.
bugün hukuka giriş dersi vardı ve güzel geçti, göz kapaklarıma direnmekte zorlansam dahi. dersin sonunda sınıfımdan birkaç arkadaşa hukukun statik olduğunu, fakat anayasanın ilk üç maddesinin değiştirilemeyeceğini ve bunun bana yaman bir çelişki gibi geldiğini söyledim. "mesela" dedim, "bayrağın rengi değişse?"
o an bir arkadaş: "Atatürk'ün dediği hiçbir şey değiştirilemez, öyle yaparsak onun dediği her şeyi reddetmiş oluruz" ve daha bir sürü şey söyledi. bir nevi vatan hainiydim gözünde ve karşımda ateşli bir savunucu (Yılmaz Özdil) vardı.
DAHA ÇOK ENTER!!!!
DAHA ÇOK!!!
EVET BEBEĞİM!!!
tamam.

o zaman biraz huzur.

Hiç yorum yok: