düşündüm. ama bir sonuca varamadım. çünkü bu sorunsalın bir çıkış yolu yok.
tek bildiğim yayınlanan bu fotoğrafın kadına yönelik şiddeti durdurmayacağı. bu fotoğrafın sırf insanlarda yarattığı o 'sırtlarında bıçak taşıyolarmış hissi' yüzünden unutulmayacağı. bu fotoğraf hakkında konuşulduğunda herkesin kendini silkeleyip 'aman allah korusun' diyeceği. ama bu kadar.
gazetenin yaptığı doğru veya değil tartışılır - ha ama bi sonuca varılır mı bilemem - lakin asıl konu gazetenin yaptığı değil de, o 'eş'in yaptığı, devletin yapmadığı, milletin yapmadığı olsa gerek.
asıl sorun bizim anlık tepkiler veriyor olmamız. düşünmeden. sorgulamadan.
asıl sorun bizim 'anlık değer' vermemiz. sadece 'okuduğumuz an' için üzülüp, 'gördüğümüz an' kahrolduğumuz için samimi değiliz. başka dertlerimiz var hep.
asıl sorun devlet. asıl sorun hukuk. insanın olup da bir şey yapmadığı her alan her şey sorun. insanın sorunun ta kendisi zaten.
fotoğraf rahatsız etti beni de evet. ama 'korktum ayol. bu da ne böyle' diye düşündüğümden değil. bir kenara itip görmezden gelmek istediğim bir konu olduğu için de değil. yarı çıplak, sırtında bir bıçakla hayata veda etmek zorunda kalan bir evladın bir annenin bir halanın teyzenin komşunun arkadaşın dostun fotoğrafını yayınladılar diye. o kadının geride bıraktıkları, o kadını en son o haliyle hatırlayacaklar diye. o kadın, bilmeden ve büyük ihtimalle de istemeden, onun ne yazık ki fikri alınamadan o halde gazetede yayınlandı diye.
ve James Nachtwey geldi aklıma o fotoğraftan sonra. şu sözüyle üstelik:
I have been a witness, and these pictures are my testimony. The events I have recorded should not be forgotten and must not be repeated.“
ne zaman sonra bilmiyorum ama bu fotoğraf da unutulacak.
1 yorum:
kişinin hak ihlali var şerefsizlik var gerçi habertürk'ün şerefsizlikleri modadır ama bu kadarı da doruk noktası.
Yorum Gönder