6 Kasım 2009 Cuma

Tüyap Hatırası I

Selam.
Yorgunum a dostlar.Kollarım, bacaklarım ve hatta topuklarım ağrıyo.Çok ağrıyo ama.Öyle böyle değil.Neyse neden diye sorduğunuzu duyar gibiyim.Sormuyosanız bile anlatıciim.Tüyap'taydık arkadaşlarla geçen gün.O salondan bu salona, o imzadan bu imzaya, o sıradan bu sıraya, şurdan ileriye, burdan beriye dolanıp durduk.Uykusuz standına baktık filan baya kalabalıktı sıra yani.2-2.5 saat beklemem gerekti.Fekat başka işlerimiz de vardı.Adam Fawer'a neyin uğradık (Ne esprili adam ya.hehe.sevdim ki.) Öhüm, sonra saat 16'ya dayandığında tekrar uykusuz standına gittim.Sıra çok değildi.En fazla 1.5 saat beklerdim.N'olucaktı ki.Hemencicik girdim, arkadaki kızla aralıklı muhabbetler koyduk.Önümdeki üç kızla yegeze-leyeze muhabbeti yaptık.Siyah ojem vardı, ben kuuuğldum.Öndeki kızlar sürekli Ersin ve Umut Abi'nin fotoğraflarını çekiyolardı.Yiğit Abi de saçlarını kestirmişti.Yakışmıştı.Sıra azaldıkça azaldı, azaldı, azaldı...Başta içimden dedim ki:" Yav merve, nasılsa 10 dk durup pes ediceksin,".Çok edersin pes.İlerden bir de Alpay Erdem'i gördüm mü...Allah! Bi gaza geldim okuyucu, bi gaza geldim ki sorma! "Uykusuz sırasını halleder, bi de Elif Şafak'a naber derim" bile dedim içimden.Valla bak.Ve sıra bize de gelmişti, ilk başta Fırat Budacı, sonra Barış, sonra Memo, sonra Ersin, sonra Cihan, sooora Yiğit, sonra Cüstün (Büstün'e benden selam söyliycek amaaaa), sonra tabi ki...Beklediğim an geliyodu.Alpay Erdem görünmüştü.Allah'tan benden önceki kız, arkadaşları için de poster imzalatıyodu da işi uzun sürdü, biz de Alpay abiyle sohbet ettik.Sohbet bile denemez ya neyse.Merhaba "Alpay Ağbi" dedim."Merhaba" dedi.Durdum.Nasılsın faslı oldu mu hatırlamıyorum."Ya ben şeyi sorucaktım" dedim, "sitend ap gösterilerin ne zaman başlıycak? köşende yoktu" diye devam ettim.Sakalını iki parmağının arasına alarak: "İşte 14 Kasım'da filan başlıyo...Kadıköy'de olucaz, sonra Ankara'ya gidicez...Sahne daha başka oluyo ya" dedi."Evet ağbi" dedim, "sahne bambaşka" dedim.İçinden belki "sen ne biliyosun dingil" diyebilirdi...İşte aşağılık kompleksim devreye giriyordu.Salak hissettim kendimi bi'anda.Neysefem, "Sen hiç geldin mi" diye sordu bana."Yok, kısmet olmadı ağbi.Hem öss filan olayından vakit kalmıyo.Ama gelmeyi çok istiyorum.Ayarlamaya çalışıcam" dedim."Gel ya, vallahi daha güzel oluyo sahnede.Gelirsen kulise uğrarsın ben geldim diye, görüşürüz o zaman" dedi.Sanırım o arada çarpıldım.Çok mutluydum len.Valla bak.Hayatımda ilk defa bi mizahçı yazılarında beni bu kadar tanımlayabiliyoken ve ben siyah ojelerimle çok kuuğl'ken, beni gösterisine davet ediyodu.Hatta "kulise de gel" diyodu.Sonra ben bi uçtum, bi uçtum ki of.O uçuşla Yiğit Abü'ye 'Karikatürler-Yiğit Özgür'ü imzalatmayı unutuyodum.Soora imza sırası devam etti, otisağbi yavuzağbi, umut abi (aşkımızın meyvesi'ni çok beğendiğimi söyledim, umut abi de o sırada sandviçini kemiriyodu; 5 saatlik imza olayını bitirmeye az kala...), he bi' de o sırada erman çağlar, ofis sorumlusu mesut ağbi de imzalarıyla posterimin yüzünü gülümsettiler.Yirim anacım.Eve geç geldim diye annemlerden fırça yedim, sonra beni bi mutluluk dalgası sardı, postere baka baka ağladım.Bence burada güzel bi olay var.Şimdi neden bu kadar kuş, böcek, ağaç tralalalalaa olduğumu anlamadınız di mi.Siz gidin, Alpaycım beni anlar! =D

Hiç yorum yok: