neymiş efendim çok küfür varmış da adamlar durmadan içiyorlarmış da kötü örnek oluyorlarmış. zaten ben küfretmeyi (ha öyle çok küfreden bi insan da değilim) ve içmeyi (en son ne zaman içtiğimi de hatırlamıyorum gerçi) behzattan öğrendim.
"babamın öldüğü gün birine aşık olmuştum. bazen öyle olur; her şey üst üste gelir. polis olmasaydım katil olurdum. çünkü sahici bir sarsıntı sahte bir dengeden iyidir. binlerce ceset, binlerce katil, ve bir evlilik gördüm. seni intihar ettiğin gün tanıdım kızım. seninle o gün barıştım. şimdi sadece geceleri yapayalnız ve yalınayak anlayabildiğim şeyler var. şimdi benim de yalanlara inanmaya ihtiyacım var, bütün çaresiz insanlar gibi, dağılan bir okul gibi. acılarımız da birbirine benziyor artık kızım. birbirine benzeyen parmaklar gibi; ama her birinin eşsiz bir izi var. bazen gözlerim doluyor karanlıkta ama fısır fısır konuşmaya başlıyorsun yine kulağımın dibinde hiç susmuyorsun. ağlamama asla müsade etmiyorsun. her şey affedildi babacık diyorsun. hiç ayrılmayacağız diyorsun. keşke hep yanımda olsaydın diyorum öyle konuştuğunu duyunca. bu kış çok kar yağar belki beraber kayboluruz diyorsun sen bana. ama kar taneleri birbirine benzemez ki kızım. cesetler de benzemez. ama bir cinayet başka bir cinayeti hatırlatır her zaman. koşan atlar, düşen atları hatırlatır. yağmur yağar, durur, tekrar başlar, yanlış yolda yürümek doğru yolda beklemekten iyidir. beşikten mezara kadar. karanlıkta herkesle çarpışabilir insan. yalan mı söylüyorum sana? affet beni kızım, affet. bir sürü doğru söyledik ama hiç burnumuz kısalmadı ki kızım."
yanlış yerinizle izliyorsunuz lan diziyi. ehem. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder