Sözüm bitim yerini
olay ya da konu seçmez,
söz seçer.
Başlangıcını da
olduğu gibi.
Aylar sonra bir defter için uğraşırken bloğuma girmeyi akıl ediyorum. Bu bir tipik öğrenci eylemi oysa, sürekli dikkat dağılması ve dışarı yönelimler. Bende istesem ne ala güzel yazılar yazarım, ama yeteneğim bu değil. Olsa bile yazmak içimi açmak istemiyorum şu an. Bakın ben bu ara deli gibi kitap okuyorum onu diyecektim. Size klasik hatta çoğumuzun burun kıvıracağı öneriler verebilirim.
Leylim Leylim - Ahmed Arif'ten Leyla Erbil'e Mektuplar
Mutlu Prens - Oscar Wilde
Stefan Zweig - Satranç
Ve..
Şiirler için çok geç kalmış benim ruhum... Edip Cansever'in yoğun dizelerine aktardığı ebedi duygularına, Özdemir Asaf'ın ise az sözcükle çok şey aktarabildiğine, Cemal Süreya'nın kelimelerle gizemli duyuları ortaya çıkarmasına şahit oldum. Oysa ben Orhan Veli ile yetinen, gündelik sözlerle sanat yapabilen ruha sahip idim. Şimdi ise yetmediğini fark ettim. Öyle işte güzel kadın, ruhu keşfe çıkarmakta bir o kadar güzel olabilir, insanlarla falan. İnsanda şart değildir esasen: eğer kendinle olmayı biliyorsan.
2 yorum:
Ne kadar güzel bir tesadüf bu. Bayağı ara vermiştiniz, dün tanıştım blogla ve umarım yine yazarlar dedim, yazdınız. Teşekkür ederiz, bir daha bu kadar ara vermeyiniz. Kitaplar ve şiirler psikolojik bir derinlik içinde olduğunuzu söyler gibi sanki, durgun bir deniz kadar sade ama bir o kadar anlamlar taşıyan bir derinlik yani. Şiirleri okumaya başladığınız an bağımlılık da başlar, bir daha bırakamazsınız. Ruhumuzun keşifleriyle kendimizi bulabilmek dilekleriyle, mutlu ve umutlu kalın..
blogun 'uzun zamandır yazmayan yazarları'ndan biri olarak teşekkür ederim ben yaptığınız yorum için. çok mutlu oldum hala bizi takip eden okurlarımızın olduğunu görünce. iyi günler diliyorum efendim. :)
Yorum Gönder