Kendimi son dönemde bir Fars kültürü asimilasyonu altında hissettiğim zamanlardayım. Bunda Kürdolojinin etkisi yadsınamaz tabii. Gittim seçmeli ders olarak Farsça aldım, o tarz çılgınlıklar falan. İran yapımı filmlere kısaca Allah verdikçe veriyor diyebiliriz!
Şimdi gelelim bu postun konusuna: Farsça underground müzik. Ben de her bu kültüre merak salan biri gibi, Farsça müzikle daha önceden Mohsen Namjoo ile tanışmıştım. Allah -varsa- razı olsun kendisinden. Setarla, erbaneyle, klasik kemençeyle, gırtlak sesiyle harman ne güzel şarkılar çıkıyor dünyada. Şükür. Shirin Shirinam diye şarkı söylerken bir de baktım, politik duruşu ve sanatıyla harikalar yaratan İranlı Kürt sanatçısı Bahman Ghobadi'nin Kimse İran Kedilerinden Bahsetmiyor filmi çıktı karşıma. Çok zamandır izlemek istiyordum da bir türlü fırsat bulamamıştım. Filmlerinin çoğunda Kürt halkının sınır ve yurtsuzluk sorununu farklı senaryolarla dile getirmişti; bunun en sonuncusu Niwemang'dı benim için. Minik arkadaş grubunda Laylahen sahnesini bilmeyeni dışlıyoruz zaten. Neyse. Bu sefer underground müziğin Tehran'ından bahsetmek gerektiğini düşünmüş olacak ki, Kürt etnolojisinden uzaklaştığı tek film olan Kimse İran Kedilerinden Bahsetmiyor'u çekmiş. Zaten İran undergrounddan bahsederken Ghobadi'yi anmamak bu anlamda ayıp olur.
İran'ı kafamızda klasik ulusalcı tavırla def etmekten ziyade, gidip görüp tanımak daha yerinde olacaktır. Lakin Humeyni'nin mirası sağolsun, sanatçının sınırlılığı İran'da sanat yapmalarını engelliyor. Sınır tanımayanları ise (bu yazıda şimdiye kadar bahsettiğim Mohsen Namjoo, Bahman Ghobadi ve daha sonra bahsedeceklerim) sürgünde. Evet, aklımıza Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya geliyor. Onları unutmak mümkün değil ve dert edindikleri şeyi geç anladığımız -hatta hala anlayamadığımız- için bizi affetsinler.
Dönelim tekrar Bahman Ghobadi'ye. İran underground'unu anlamak için onun filmine göz atmanızı tavsiye ederim. Müzisyenlerin niyetleri müziklerini özgürce yapmak fakat rejimin baskısından dolayı alınan cezalar, karaborsa çözümleri ve riskler sanatçıların üstünde büyük baskıları doğuruyor. Kaçamayan Tahran sokaklarına gömülüyor.
“Filmimdeki genç kahramanları İran kedilerine benzetiyorum; özgürlükleri ellerinden alınmış, müziklerini ancak saklı gizli yapabiliyorlar.” Bahman Ghobadi
گربههای فارسی (İran Kedileri - Temsili)
Hadi minnacık bir iyilik yapıp ilmin bir de altyazılı linkini vereyim,buyrunuz.
İşte böyle vizelerin bittiği bir günden, tesadüfen bir karla çıktım. Grubumuzun ismi کیوسک (Kiosk). Daha az önce tanıştım. Blues, alternatif arası bişeyler, sözler Farsî. 2003'te kurulmuş, politik şeylerle uğraşmış bu arkadaşlar. Rejim yer mi bunları? Tabii, daha önceden farkına varıp Kuzey Amerika'ya yerleşmişler. Amerika'da müziklerini sürdürüyorlar fakat Avrupa'da turne yapıyorlar sıkça. Bu arada Kiosk, (Farsî'de Kuşk) direklerin üstüne bir minik çatının yerleştirilmesiyle birlikte oluşan mekandır. Bizdeki çardak gibi de düşünebiliriz. Bu arkadaşlarımız, İran'da müziklerini tutuklanma tehlikesine karşı kuşk'ta yaptıkları için gruplarına bu ismi vermişler.
کیوسک (Kiosk)
Kiosk'un Mohsen Namjoo ile söylediği iki eseri var, single olarak yayınlanmış ve ÇOK GÜZEL OLMUŞ. Hatta 15 Aralık'ta Mohsen Namjoo'nun Dostları diye bir etkinlik vardı, beraber çalıp söylemiş hayınlar.
Misal ben de şu an Mohsen Namjoo ile söyledikleri مرغ سحر (Morg-e Sahar) isimli parçalarını dinliyorum. O nedenle şapşal bi gülümsemeyle yazıyorum ama siz görmüyorsunuz. Eheh. Bir de ای یارم بیا (Ay Yarom Bia) var, yine Namjoo & Kiosk single'ı. Klibi Sergei Parajanov'a ait "Color of the Pomegranate" filminden, mübarek sanki Sadık Hidayet kitabı. Neyse, o filmi de inceleriz bir gün.
Albümleri:
2005: Ordinary Man (sıradan adam)
2007: Eshghe Sorat (sürrat aşkı)
2008: Global Zoo (küresel hayvanat bahçesi)
2010: Triple Distilled (üç defa damıtılmış)
2011: Natijeh e Mozakerat (müzakere neticesi)
2013: kiosk6 Parallel Establishments (kiosk6 paralel kurumlar)
2014: Zang Bezan Azhans (call a cab)
dinleyiniz, dinletiniz. haydi, خدا حافظ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder