canım met'e sevgililililerle.
sadece özel günlerde dinlediğim mabel matiz ile birlikte size bu yazıyı tüm içtenliğimle yazmak istedim. hayatımın son 1 senesini mabel matiz'i sevsem mi sevmesem mi bilememekle geçirdim. bu yüzden sadece özel günlerde* dinlemeye karar verdim. demeye getirdiğim; bunu düşünmeye zamanım çok oldu. kafamı başka bi' şeyle doldurmaya değecek şey bulamadım değil. zaman zaman çok büyük hatta kafamı yedirtecek şeyler oldu. sonra serdar ortaç mıdır mor ve ötesi midir bilemedim kavram karmaşasına girdim.
değişimlerin bir anda olmadığını kendimde çok iyi gözlemleyip aynı zamanda aşırı sabırsız biri olarak, mutsuzluğun, heyecanın tüketimin sınırını şuan bi çoğumuzun nokta olarak gördüğünün farkındayım.
Ben de dahil artık insanların birbirlerine selam vermediği, gülümsemediği, konuşmadı, her olaya sinsice yaklaştığı dönemlerdeyiz. daha geçen hafta yolda arkadaşımı görüp konuşmamak için telefonuma bakmış olabilirim. ya da telefonu açmamak için uyuyormuşcasına numaralar da çevirebilirim. HEPİMİZ İNSANIZ!
yazıya başlarken içimde çok güzel duygular vardı, yine olmadı. yine yazamadım. alakasız alakasız konular noktalar virgüller de havada uçuşuyo. bu blog eskiden çok klas idi. hey gidi günler met'e tekrar sevgiler.
*muhteşem yüzyıl finali :(
--yolda telefona bakma olayını yapmadım.evet.
2 yorum:
merhaba.
ben geçende müzik dinleyerek yolda giderken şarkı yarıda kalmasın diye bir grup arkadaşıma selam vermeden yanlarından geçtim. hatta kafamı çevirdim şarkı bölünmesin diye. neden böyle yaptığımı çok düşündüm sonra. sonra baktım ki şarkının bütünlüğü onların dostluğundan daha önemliydi.
yorumu bırakan arkadaş haklı.
Yorum Gönder