15 Ocak 2023 Pazar

Hayalperestsin, bu yüzden çok güzelsin

Merhaba,

Eskiden hayalperest biriydim, artık alakam yok ve bu duruma canım çok sıkılıyor. Uyumadan önce yatağa biraz daha erken girmek için can atar sonra da imkansız hayallere dalardım. Büyüdüm diye mi bıraktım hayal kurmayı bilmiyorum. Yoksa normali böyle mi? İnsan 30 olunca farklı bi gezegenin kraliçesi olma hayalini saçma mı buluyor? Ya da n’oldu da hayal kurmayı bıraktım acaba? Yani tam olarak hangi gün. Çünkü tamam artık yeter ben hayal kurmayacağım dediğimi hatırlamıyorum. Eğer bu yaşadıklarımı yaşamasaydım yine hayal kurmayı bırakır mıydım? Ve eğer hayal kurmayı bırakmasaydım hayatım bambaşka olabilir miydi ? 

Bu duruma canım çok sıkılıyor.

19 Aralık 2020 Cumartesi

I am literally yıkık.

 Aralık ayını hiç sevmedim. Genelde bana tecrübe ettirdiği kötü hisler olduğu için. Ocak yaklaşıyor diye ucundan biraz umutta veriyordu eskiden ama artık tadı yok. Hatırlarsanız bu blogda her sene yeni yıl dileyen ben oluyorum. Bu felaketler senesinden sonra bize her şey iyi gelir diye umuyorum. Yoksa daha kötüsü mü olur? Olabilir de, büyük konuşmayacağım. 

Felaketler senesi demişken, ben de felaketler serisi yaşıyorum aslında. Tamam çoğumuz kötü günlerden geçiyor da, benim ki daha çok durumsal şeyler. Moral bozukluğu değil de, işlerin hiç yolunda gitmemesi benim problemim olmuştur. Mesela ben psikolojimi ne kadar iyi tutacağım, tamam çok iyiyim!!! desem bile hep aşağı çıkmak için bir şeyler olur da, bu sene biraz abartı oldu kardeşim beni bir salın ya. Ayrıca mühendislik okumakta yasaklansın. Yeni mezun da olsa, tecrübeli de olsa iş bulunmuyor, bulsa bile iyi hissettirmiyor. Meğer hayatımı on dokuz yaşında üniversite tercihi yaparken kaydırmışım da, farkında değilmişim.

Özetle corona olmadan yıkık bir şekilde yaşamaya devam ediyoruz. Ben bunu dedim ya, inşallah haftaya corona falan olmam. 

Mutlu yıllar! 🌈🌝

25 Mayıs 2020 Pazartesi

Sular dar

Acaba yazmaya devam etseydim, kendime iyilik etmiş olur muydum?
Bunu sürekli düşünüyorum. On seneden fazladır bu sitedeyiz. Gelenimiz gidenimiz çok oldu. Çok fazla şeyler yaşandı. Yolları ayırmak zorunda bile kaldık. 
Bir şeyler yapabilmek için her zaman işaret bekledim. -Evet aslında istiyorum ama... Bu cümleyi o kadar çok kuruyorum ki, gerçekliğini kaybedeli çok zaman olmuştur zaten. Hatta bir anım var, o kadar sıradan ve olağan. Tam bundan dört yıl öncesi gecenin bir vakti, bir salonda arkadaşımla otururken. Kendisi tavanı izliyordu. Ne yapıyorsun diye sorduğumda ise hayatını sorguladığını söylemişti. Gülmüştüm. Her neyse, o konuştukça bana farkında olmadan iyilik yaptı. O kendini sorguladığı bir zaman yine apansızca otobüse atlayıp başka şehre gitmişti. Döndüğünde neden bunu daha önce yapmadığından yakınıyordu. Ben de ondan cesaret alıp aklımda görmeyi merak ettiğim en son yer olan bir şehre ilk uçak biletimi almıştım. Uçaktayken aşağıya bakıp muhteşem manzarayla beraber her şeyin ne kadar küçük olduğunun kafama dank etmesi. Bununla birlikte mutlulukla karışık ağlamam. O görüntü hala zihnimde. Karadeniz'in yaylaları, büyük dağlar...Üstünde bembeyaz karlar. Bir an kafayı çıldıracak kadar o manzaraya düşebilirdim. Süreç tamamlanınca ise onun dediklerine katılmamam elde değildi. Şimdi bunu düşünürken, senelerimi ziyan etmiş gibi hissediyorum. Günlerim çok boş geçiyor. Çok cansız. Bu zaten hep farkında olduğum bir şeydi ama, şüphesiz ki Çin'lilerin laneti üzerimize geldiğinden beridir -yani bu benim yaklaşık 80 gündür evde oluşuma tekabül ediyor- yakamı bırakmıyor. 
Kapanışta demem odur ki, yeniden bir işarete ihtiyacım var. Ama sonuncunun üstünden dört yıl geçmiş. Daha çok beklerim. 

19 Ağustos 2019 Pazartesi

Geçen yazdan kalan Massive Attack

Bloğu son senelerde pek boşladığım(ız)dan dolayı girmeyi bile unutuyorum çoğu zaman. Bugün tekrardan girip hem güncelledim hemde bir boşluğu fark ettim.
Ben yazın Massive Attack konserine gittiğimde buraya nasıl yazmayı unutmuşum!? Evet büyük sorun...
Aslında sözlerle kirletmek istemiyorum bu yazıyı ama şanssız bünyemin gördüğü en iyi konser oldu bu yaşıma kadar. Umarım yine gelirler diyerek aşağıda malum sözlerin olduğu görüntüyü paylaşmak istiyorum.




13 Mayıs 2019 Pazartesi

geciken sıcaklar.


Bu sene yaz gelmekte çok gecikti, çok. O kadar sıkıldım ki en sevdiğim soğuk mevsimlerden çıkamıyor olmaktan. Kendimi hep şartladım bu sene de olduğu gibi "havaların ısınması"na. Havaların ısınması herkes için pozitif bir şeyler ifade ediyordur muhakkak. Benim içinde öyle. Ertelediğim ya da gerçekleştirmek istediğim şeyler için kapı açılıyor. Selam mayıs.

Call Me By Your Name'i de aynı şekilde bir senedir erteliyordum. Dün nihayet izledim. İzleyince de şunu fark ettim iyi ki geçen sene izlememişim. Benim için sahneler çok eksik kalırdı. Çünkü geçen seneki içinde bulunduğum  kişisel deneyimlerimle o kadar örtüşüyor ki bu film duygusal anlamda. Filmdeki karakterimiz Elio, 17 yaşında. Benden bilmem kaç yaş küçük. Lakin onunla benzeşiyorum bazı noktalarda. En güzeli de beni aldı götürdü  onu izlerken, ne zamandır beklediğim sıcak mevsimlere...  Nahiflik.

Filmler hakkında süslü konuşmaları beceremem pek. Elimden geldiğince film izlemeye çalışırım. Bu konuda Melikşah Altuntaş'cığımın Bazı Nefis Filmler sayfasını takip ediyorum. Ona da selam vermeden geçmek istemedim.

Sonuç olarak hoşgeldin iki bin on dokuz yazı


4 Mayıs 2019 Cumartesi

elveda ve bütün o nikotin için teşekkürler

merhabayın,

Uzun süre sonra tekrar yazıyorum. Canım Mehtap buraları doldururken ben sigarayı bırakıp kilo almakla meşguldüm.
Bugün sigarasızlığımın 76. günü. Yalan söylemeyeyim yapabileceğimi hiç düşünüyordum hatta kimse düşünmüyordu. Allah antidepresanlardan razı olsun.
Kamu spotu tadı vermeden azcık anlatmak istiyorum çünkü bırakabilirsinnoktaorgskfjks Bundan takribi 80 gün önce uzun araştırmalar sonucunda sigarayı bırakabileceğim yöntemi seçip doktora gittim. yöntem dediklerim şunlardan oluşuyor :
1. kendi kendine yardımsız işkence çekerek bırakma yöntemi (1 sene önce denedim olmadı, bcs i love myself)
2. champix (ağır bağımlı değilseniz beleş değil ve pahalı ama en kolay yöntem)
3. wellbutrin (manik defresif ve okbde kullanılıyor)
4. belki vardır ama üçü bulunca araştırmayı bırakım. kitap falan var diyorlardı.

Psikiyatriste gittiğimde sadece sigarayı bırakmak istediğimi söyledim. takıntılarımla ilgili bir sürü sordu. ellerimi ne kadar sık yıkıyorum, evden çıkarken camları falan kaç kere kont ediyorum vs.. bipolar başlangıcı olduğum fark edilmesin diye canım çıktı ama okb olduğum fark edildi akjshf buna sonra değineceğim...
İlaç antidepresan olduğu için sigara bırakma için kullanacaksanız azcık çabalamanız gerekiyor champix gibi değil ( bunu da şuradan biliyorum aynı anda arkadaşım da champix ile sigarayı bıraktı, benden daha az uğraşlı oldu) yani ilacı içeyim sigaradan tiksinirim olayı yok. ilk beş gün sigarayı sürekli olarak ertelemeye çalıştım. örneğin; ben sigarayı kahve ile seven insanım. yani kahve içiyorsam kesinkeess en az 3 sigara içerdim. ilaca başladıktan sonra kahve içerken, kahvenin 3/4ünü bitirip sigara yaktım. ya da 3. gününden sonra sabah sigaralarını, öğlen sigaralarını, akşam yemek öncesi sigaralarını sırasıyla tamamen bıraktım. 5. gün sonunda sadece akşam yemeklerinden sonra canım sigara ister duruma geldim ve kahve, çay içerken de canım sigara istemiyordu. (öncelikle beyni alıştırıyoruz, erteleme olayını yapmazsak canımız ilaç içerken de sigarayı hep istiyor.) Champixte olduğu gibi bunda da bırakmaya alıştırma süreci mevcut. doktorum 15 gün olarak verdi. ben 5. günde çok fazla azaltsam da kendimi duygusal olarak zorlamak istemediğim için 15. güne kadar bazen azzcıık içtim.
Yani evet 15 gün bi şey değil diyebiliriz ama ebem şey oldu. öncelikle sık ve yoğun bir şekilde kabuslar görmeye başladım. sürekli bir yerden düşmeler, ölmeler, yanmalar bilmem ne. nikotinsizlikten oluyormuş o champix içen arkadaşımda da aynı sorun oldu. 2. gün iş çıkışı serviste birden sigarayı özleyeceğimi fark edip ağlamaya başladım. sanki sevgilimden ayrılıyormuşum gibi hissettim halen daha öyle hissediyorum arada çok özlüyorum. nikotini değil de sigaranın varlığını özlüyorum. Eski sevgilime üzülmeyi unuttum ona efkarlanıyorum artık asdf aşırı sinir-stres yaptım. sinirli olmadığım 1 dk yoktu. (bu maalesef sakinleştirici içmeme rağmen 1 buçuk ayda geçti)
Champix nasıl hissettiriyor da bıraktırıyor bilmiyorum ama bunda sürekli olarak sanki daha yeni sigara içmişsin hissi oluşuyor. sigarayı içmeye çalışsan da sanki 5 dk önce 6 tane içmiş gibi hissettiğin için içemiyorsun, için almıyor. bi süreden sonra da eee başlıcam sigarana deyip içmeyi bırakıyorsun çünkü zevk alamıyorsun.
Hissettiğim pozitif şeylerden de bahsedecek olursam eğer; derlerdi de inanmazdım gerçekten tüm yemeklerin, içeceklerin tadını almaya başladım. yani şimdiye kadar sanki hep bitter çikolata yiyormuşum ama onu sütlü çikolata gibi hissediyormuşum. kahvenin tadını fark ettim. kahveyi sadece sigara için içiyormuşum onu fark ettim. kahveye aşık oldummm aşııkkk. su gibi içesim geliyor şimdi.
2 ay sonunda ortalama 3 kilo alıyorsunuz ben ayrıca hormon etkili ilaç ve sakinleştirici de kullandığım için 4 kiloya dayandım. gülün dikeni diyorum...
takıntı olayına değineceğim demiştim. evet, azaldığını hissediyorum örneğin ellerimi her 15 dkda bir değil yarım saatte yıkıyorum gibi.. şakasız yazıyorum bunu da. (arkadaşlarımı beni terk etmedikleri için seviyorum çünkü bu en basit takıntım)
son olarak da paraya değineyim. 2 buçuk aydır içmediğim için 1000 liradan fazla paranın boşa çıkması gerekiyordu fakat şu an kredi kartı borçum normalden 4 kat fazla :DD asla ama asla paranız birikmiyor. bu yüzden de aslında champix'i öneririm bari paranız boşa gitmesin. kredi kartı borcumun içinde sigarayı bıraktım bunu hak ettim hediyeleri var çünkü.. (wellbutrin raporlu beleşşş, raporsuz 60 tl)
ilaç 3 ay ile 6 ay arasında kullanılıyor. dokturum 3 ay kullanıp bırak duruma göre belki devam edebilirsin demişti. iş stresi için maaşımın hepsini randevusuna verip gittim dokturum (hayatım ironi *k) ve kalp dokturu arkadaşım çok fazla kullanmamamı önerdiler. 3. kutumun yarısındayım profesyonel antidep kullanıcısı olarak yavaş yavaş bırakmaya başladım. ( bu kadar ayrıntıya giriyorum çünkii sayfamızı ziyaret eden çok :p kullanmayı düşünenlere ya da kullananlara bilgi olur)
Her ne kadar özlesem de şu an daha genç kalacağım, 36 yaşında yeni bir akciğerim olacağı için mutluyum. 1 yıl geçmeden sigarayı bıraktım demek olmuyomuş. umarım böyle devam eder..
yazımı ufak ufak kapatırken hepinize aşağıdaki şarkıyı hediye ediyorum. Bu yazıyı okuyun da sigarayı bırakın diye yazmadım bırakmak isteyen varsa bilgi yardımı olur diye yazdım. kib.
https://www.youtube.com/watch?v=6ixErJFbFyQ


26 Nisan 2019 Cuma

hikayeler.

dikkatim dağınık, bir senedir özellikle. altında yatan bir şeyler vardır eminim, ileride çözmeyi ümit ediyorum. odaklanamadığımdan dolayı da sürekli bir yerlere kaçıyor zihnim. bir şeyler okurken buluyorum kendimi. kısa şeyler. başkalarının hikayeleri. internette, sosyal medya hesaplarında, kitaplarda...
bugün yine birkaç hikaye okudum sıradan insanların olduğu. istemsizce düşünüyorum okurken, acaba bende bir gün hikayesi okunan insan olacak mıyım diye. nedense inancım yok ama düşünmesi üzmüyor, tebessüm edip geçiyorum.
klasik müzik dinliyorum birde, iyi gelirmiş çalışırken odaklanmak için.

16 Nisan 2019 Salı

Dark


tanrım, değiştiremeyeceklerimi kabullenmem için sabır, değiştirebileceklerimi değiştirmek için cesaret, farkı anlamak için akıl ver.

2 Ocak 2019 Çarşamba

11 Haziran 2018 Pazartesi

bu sefer francis'e elleyemedik.

Öncelikle eski yazımızın linkini şuraya koyalım:
http://fiskosortusu.blogspot.com/2014/06/19-haziran-2014-travis-konseri.html

Konu yine aynı olacak çünkü. Yine tesadüfler zinciri sonrası ekipçe Travis konserine yerimizi aldık. Tam olarak 8 Haziran 2018 akşamı, Zorlu Center'da. (Bu gereksiz bilgiyi de verdiğim için I am so happy, you are so happy, evet onu da çaldılar.)
Dört sene önce burada yazarken, insanlara bahsederken 'hayatımın en güzel günü' demiştim o konser için. Hala değişmedi bu düşüncem. Bir daha öyle bir atmosfer yaşamayız diye düşünüyordum. Dürüst olalım o konser daha heyecanlıydı ama burada da değinmem gereken şeyler var. Öncelikle genç yaş kitle oldukça çoktu bu sefer, lakinben rahatsız olmadım aksine sevindim. Travis'i hala zamana karşı canlı kılıyor bu durum gözümde. Kalabalıktan dolayı tek sıkıntı gereksiz bir gürültü olmasıydı. Zorlu Psm zaten pııfffs, çok sıkıcı bir ortamdı.
Konserden önce yine ön taraflara konuşlanma umuduyla dostlarım kapıda nöbet tutmuştu. O esnada yanımızda bulunan tatlı bir çifte Travis'le kuliste buluşma şansı geldi :) Çekilişle kazandılar bunu tabii, yok öyle beleşe. O arkadaşlara da selam olsun buradan (Kendileri ile daha sonra Massive Attack konserinde karşılaştım ve yine en önde dinledik beraber asdfsdf). Kapı açılınca en önde bulduk kendimizi. Kaderim değişmiyor! Yine Andy ile karşı karşıyaydım. Douglas bana göre solda kaldığı için üzgünüm. Bu sefer takım elbise giymiş birde, alyansta yok ya artık bir havalar flörtler falan. Kahretsin.

Setlist niteliğinde bilgi, açılıştan itibaren The Man Who albümünü tamamen çaldılar. Sonra bilindik parçalara geçildi. Selfish Jean çalmadı ama bu konuda üzgünüm. Sonlara doğru burukluğum arttı ki, Side söylerken 'atarlı giderli' adeta Bursaspor - Beşiktaş maçını aratmayacak tarzda slogan atarak söylemişim, o an biri bir şey yapsa kan dökülürdü sanırım. Genel olarak performans güzeldi zaten.

Son olarak, biz bir önceki konserinden dolayı (Budapeşte'deydi sanırım) Travis'ten Britney Spears coverı bekliyorduk. Şaka değil. Francis elinde gitarla yalnız çıkınca meraklandık önce ama ciddiye almadık. Sonra kulağa benzer bir şeyler duyulmaya başladı. Adam bir anda Dağlar Dağlar'ı söylemeye başladı ya la! Ahaha, insanlar önce idrak etmekte zorlandı ama ikinci cümleden itibaren gürültülü şekilde eşlik edildi. En önde olmama rağmen Francis'in sesini zor işittim:) Kesinlikle çok güzeldi. Çok saygı duydum kendisine. Zaten söyledikten sonra kendisi de duygulandı, gözleri doldu. Bizimde sevgi ve saygımız kat ve kat arttı. O güzel anlarda böylece sonlandı. Hep demiştim yine aynı cümleyle sonlandırayım: iyi ki varsınız be!